554 Research products, page 1 of 56
Loading
- Publication . Master thesis . 2021Open Access TurkishAuthors:Gül, Özlem;Gül, Özlem;Publisher: İskenderun Teknik Üniversitesi / Lisans Üstü Eğitim Enstitüsü / Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik, Nükleer Tehditler Yönetimi Ana Bilim DalıCountry: Turkey
In thesis study, bioremediation experiments of pesticides in toxic industrial chemical class of Chemical, Biological, Radioactive, Nuclear (CBRN) threats were conducted with blue- green microalgae and their results were analysed. Though these aforementioned pesticides are highly harmful to human, living and environmental health, they have high-permanence in nature. Recently, the increasing demand and use of pesticides in agriculture poses risks in production, transportation and storage areas. The microalgae we have used is already known for its ability to metabolize pesticides, as well as being used in important areas, especially in the medicine and pharmaceutical industry. The effectiveness of the bioremediation method in order to eliminate or minimize the harmful effects of pesticides has been supported by our study. The fact that the microalgae and pesticides used in the study were not used in previous studies proves the originality of our thesis. As a consequence of the experimental study, analyses were made with electrochemistry method and at the end of 7 days it has been determined that phosmet is removed by spirulina platensis by 70.0%, ethion by 61.0% and methyl parathion by 50.0%. Tez çalışmasında, Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik, Nükleer (KBRN) tehditlerinin toksik endüstriyel kimyasal sınıfında yer alan pestisitlerin mavi-yeşil mikroalg ile biyoremediasyon deneyleri yapılmış ve sonuçları analiz edilmiştir. Söz konusu pestisitler insan, canlı ve çevre sağlığına oldukça zararlı olmakla beraber doğada kalıcılığı yüksektir. Son zamanlarda tarımsal alanda pestisitlere olan talebin ve kullanımın artması üretim, taşıma ve depolama alanlarında risk oluşturmaktadır. Kullanmış olduğumuz mikroalgin hali hazırda başta tıp ve ilaç sanayisi olmak üzere önemli alanlarda kullanımının mevcut olmasının yanı sıra pestisitleri metabolize etme yeteneği bilinmektedir. Pestisitlerin zararlı etkilerini yok etmek ya da en aza indirgemek için biyoremediasyon yönteminin etkinliği çalışmamız ile desteklenmiştir. Çalışmada kullanılan mikroalg ve pestisitlerin daha önceki çalışmalarda kullanılmaması tez çalışmamızın özgünlüğünü kanıtlamaktadır. Deneysel çalışma sonucu elektrokimya yöntemi ile analizler yapılmış ve Spirulina platensis tarafından phosmet'in 7 gün sonunda %70,0, ethion'un % 61,0, methly parathion'un ise %50,0 oranında ortamdan uzaklaştırıldığı tespit edilmiştir.
- Publication . Master thesis . 2019Open Access TurkishAuthors:Göçer, Süleyman;Göçer, Süleyman;Publisher: İskenderun Teknik Üniversitesi / Mühendislik ve Fen Bilimleri Enstitüsü / İnşaat Mühendisliği Anabilim DalıCountry: Turkey
Kıymetli arsalarda bina yüksekliğine bağlı olarak bodrum kat sayısı da artmaktadır. Temel ve bodrum katların inşası için hafriyat toprağının kaldırılması gerektiğinden, yaygın bir şekilde tercih edilen güvenli kazı yöntemi iksa kazık sistemidir. Yapı alanı çevresinde iksa kazıklarının tamamlanmasıyla, derin kazı yapılarak temel taban kotundan bina inşaatına başlanmaktadır. Bu aşamada kazı alanının bir havuz ortamı oluşturması nedeniyle, olası bir sel felaketinde penceresiz olarak inşa edilen bodrum katlar yüzme riski ile karşı karşıyadır. Tamamlanmış yapının ağırlığını göz önünde bulunduran tasarımcı, inşa sürecindeki bu riske genellikle dikkat etmemektedir. Penceresiz bodrum katların imalatı sırasında, suyun kaldırma kuvvetinin yapı ağırlığından fazla olması muhtemeldir. Kesin tasarım sonrası yapı elemanlarının boyutları bilindiğinden, çeşitli üretim aşamalarında, binanın yüzüp yüzmeyeceği basit fizik kuralları çerçevesinde rahatlıkla belirlenerek gerekli tedbirler alınabilir. Oysaki tasarımcı, yapının tamamlanmış ağırlığının suyun kaldırma kuvvetini rahatlıkla geçeceğini düşündüğünden, yapı inşası sırasında suyun yapıyı kaldırabilme ihtimalini gözden kaçırmaktadır. Geçmişte yüzme problemiyle karşılaşmış ve bu nedenle hasar görmüş yapılar bulunmaktadır. Önemsiz olarak görülen bu durum için, ulusal şartname ve yönetmeliklere göre salt kıyı liman yapılarında hesap öngörülmektedir. Bu çalışmada, ön tasarım aşamasındaki yapının hesaplanan ağırlığı dikkate alınarak inşa sırasında bodrum katlarda yüzme riskinin olup olmadığını yaklaşık olarak belirleyen bir program Excel'de hazırlanmıştır. İncelenen örnekler, programın sağlıklı sonuçlar verdiğini göstermektedir. Programda kabul edilen yapı ağırlıkları, proje veri sayısı arttıkça daha da iyileştirilebilmektedir. Bu çalışmada, hazırlanan program kullanılarak, ön tasarım aşamasında binanın yüzme riski ile karşılaşma durumunun belirlenmesi ve kesin tasarım sonrasında hesaplamalarla yüzme kontrolünün yapılması esastır. Depending on the height of the building, the number of basement floors increases. As the excavation soil needs to be removed for the construction of basements and basements, the most widely preferred safe excavation method is the pile system. With the completion of the pile piles around the building area, the deep construction of the building starts from the base level. In this stage, due to the fact that the excavation area forms a pool environment, the basement floors, which are built without windows in a possible flood disaster, are at risk of floating. The designer who targets the completed building weight does not usually pay attention to this risk in the construction process. During the construction of windowless basements, the buoyancy of the water is likely to be greater than the building weight. The designer can easily determine the dimensions of certain structural elements in the framework of simple physics rules for the design stage. However, as the designer thinks that the completed weight of the building will easily pass the buoyancy of the water, he overlooks the possibility that water can remove the building during the construction of the building. In the past, there have been swimming problems and therefore damaged buildings. For this situation, which is seen as unimportant, it is foreseen in the coastal port buildings according to the national specifications and regulations. In this study, the risk of floating in basement floors during construction is determined in Excel. The examples examined show that the program gives reasonable results. The accuracy of the building weights adopted in the program is improved as the number of project data increases. By using the program prepared in this study, it is essential to perform floating control with definite design after determining the situation of encounter with swimming risk at the preliminary design stage.
- Publication . Master thesis . 2019Open Access TurkishAuthors:Hamidioğullari, Hasan Ziya;Hamidioğullari, Hasan Ziya;Publisher: İskenderun Teknik Üniversitesi / Mühendislik ve Fen Bilimleri Enstitüsü / İnşaat Mühendisliği Anabilim DalıCountry: Turkey
Floods, after earthquakes, is one of the major and most frequent natural disaster humans encounter in the world and in our country endangering lives and causing human tragedy as well as heavy economic losses. Flood can be defined as a temporary overflowing of water over the river banks onto the land which is usually dry. It causes devastation and damage on the infrastructure facilities, residential and industrial areas and lands disrupting the normal economic and social activities in these regions. The negative impact on social life has emerged as humans settled in areas where water is abundant and started to benefit from the land in these regions. In this study, the effects of infrastructure and the interventions in the creek beds causing floods in the province of Hatay were examined and their consequences were evaluated. The legal regulations related to flood issues in Turkey were also examined. The effects of adverse interventions on the creek beds, their causes and way of occurence were examined for floods resulted in loss of life and property damage in recent years in the province of Hatay. These floods were also evaluated in terms of negative impact and technically unsuitable structural applications. İnsanların karşılaştığı önemli doğal afetlerden biri de taşkınlardır. Taşkın, çeşitli nedenlerle bir akarsuyun doğal yolundan taşması sonucu çevresinde bulunan canlılara, altyapı tesislerine, yerleşim yerlerine ve arazilere zarar vererek bu bölgelerdeki normal ekonomik ve sosyal faaliyetleri sekteye uğratmasıdır. Taşkınlar, dünyada ve ülkemizde, depremlerden sonra ikinci derecede can ve mal kaybına sebep olan doğal afettir. Toplumsal hayata olan olumsuz etkisi, insanların suyun bol olduğu alanlara yerleşmeleri ve bu bölgelerdeki topraktan yararlanmaya başlamaları ile kendini göstermiştir. Bu çalışma kapsamında, Hatay ili genelinde taşkına sebep olan sanat yapıları ile dere yataklarına yapılan müdahalelerin etkileri incelenerek sonuçları değerlendirilmiştir. Bunun yanı sıra taşkın hususunda Türkiye'deki yasal mevzuat da incelenmiştir. Hatay ili özelinde dere yataklarına yapılan müdahalelerin, sebepleri ve oluş biçimleri incelenmiş, son yıllarda il genelinde yaşanan can ve maddi kayıpları yüksek bazı taşkınlar incelenerek dere yataklarına olumsuz müdahalelerin ve tekniğine uygun olmayan yapısal uygulamaların bu taşkınlardaki etkileri değerlendirilmiştir.
- Publication . Article . 2021Open Access TurkishAuthors:Seçkiner, Serap Ulusam; Atay, Metehan; Eroğlu, Yunus;Seçkiner, Serap Ulusam; Atay, Metehan; Eroğlu, Yunus;Publisher: Journal of AviationCountry: Turkey
Bu makalede, havacılık sektöründe robotik süreç otomasyonlarının kullanılmasına ilişkin olası faydalar ve öngörüler sunmaktadır. Türkiye’de düşük maliyetli havayolu şirketi ve bunların konsepti ve uygulaması üzerine gidildiğinde robotik süreç otomasyonlarının önemli faydalar sağlayacağı düşünülmektedir. Küresel COVID-19 salgını nedeniyle dünyada ortaya çıkan havacılık krizinin, pek çok ulusu robotik süreç otomasyonu kullanımına ittiği ve farklı uygulamalarla maliyet kalemlerindeki azalış ve verimlilikteki kaybı giderme adına adımlar attığı görülmektedir. Gelecekte süreçlerin daha verimli yönetilebilmesi, yüksek hacimli ve düşük değişiklik gösteren işlerin daha sıkı kontroller altında hatasız yapılabilmesi ve havacılık gibi yüksek maliyetli endüstrilerin maliyet boyutlarının azaltılabilmesi için gelecek trendler, mevcut prematüre uygulamalar ve muhtemel gelecek uygulama alanları gösterilmiştir. This article provides foresights on potential new benefits of using robotic process automation in the aviation industry. Low cost airline management in Turkey and processes are expected to provide significant benefits of robotic automation applications when on the go. It is seen that the aviation crisis, which emerged in the world due to the global COVID-19 epidemic, pushed many nations to use robotic process automation and took steps to reduce cost items and loss in efficiency with different applications. Future trends, current premature applications and possible future application areas have been shown in order to manage processes more efficiently in the future, to make high-volume and low-change jobs under tighter controls, and to reduce the cost dimensions of high-cost industries such as aviation.
- Publication . Article . 2020Open Access TurkishAuthors:Gerekten, Sami Emrah; Özdek, Atilla;Gerekten, Sami Emrah; Özdek, Atilla;Publisher: Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma DergisiCountry: Turkey
Bu araştırma, Antalya ili Elmalı ilçesi Tekke Köyü’nde yaşayan Alevi ve Bektaşi topluluğunun müzikal pratiklerinde yer alan inanç bağlamlı ezgileri tespit etmeyi amaçlamaktadır. Tekke köyü Bektaşilerinin kuşaktan kuşağa aktardıkları kültürel mirasın bir yansıması olan inanç bağlamlı ezgiler, etnomüzikolojik eksende çeşitli boyutlarıyla incelenmiştir.10 Kasım 2016 tarihinden başlayarak yaklaşık bir yıl süren bir alan araştırması sürecinde elde edilen veriler, katılımcı gözlem tekniğiyle, yapılandırılmış, yarı yapılandırılmış ve odak görüşmelerle ve doküman analizi yöntemiyle toplanmıştır. Araştırmanın dokümanlarını, Tekke köyü hakkındaki mevcut yazılı materyaller ve edebî metinler ile akademik çalışmalar oluşturmuştur. Ayrıca, veri toplama sürecinde görsel ve işitsel kayıt cihazları kullanılmış ve araştırmacı tarafından gözlem notları alınmıştır. Verilerin analizi aşamasında elde edilen veriler, araştırmanın amacına göre kategorize edilmiş ve belli başlıklar altında birleştirilerek okuyucuya sunulmuştur. Araştırma çerçevesinde, köye özgü iki adet semah, bir adet düvaz-ı imam türünde halk ezgisi tespit edilerek notaya alınmış, Tekke Bektaşilerinin cem ayinleri esnasındaki ritüel içi müzik pratikleri, ezgiler ve çalgılar temelinde sınırlı yönlerden incelenmiştir. Araştırma sonucunda, yöreye özgü nitelik taşıyan isimlendirmeler, müzikal pratikler ve tercihler başta olmak üzere söz konusu gruba ait inanç temelli müzikal pratiklere ilişkin kavram ve olgular betimlenerek sistematik bir yapıda sunulmuştur. This research aims to determine the beliefs related to the musical practices of the Alevi and Bektashi group who living in the Tekke village of Elmalı district of Antalya province and also determine the place of these melodies in the ritual. The cultural heritage of the Tekke Bektashi’s has been kept alive in a rich festival of faith-related melodies dimension, and also the lack of a work about musicology in the past years on this heritage has prepared an environment for us to investigate. The data in the field study were collected using participant observation, interview techniques and documents. Visual and auditory recording devices and observation notes were used during observation and interviews, and literary texts on existing written materials about Tekke village and academic documents were created for other research documents. In the analysis of the data, audio-visual materials are dictated and information which not related with the research purpose is extracted. The field research which started on November 10, 2016 lasted for one year and on the basis of the research, two peculiar semah, one düvaz-ı imam folk songs were compiled. Besides the places and functions of these works in the cem, the concepts and facts related to the ritual music of the Tekke Bektashis and the instruments the Bektashis used in the ‘’cem’’, the features of the safety responsible for the music in the cemetery explained in this study.
- Publication . Master thesis . 2019Open Access TurkishAuthors:Dalgaç, Şekip;Dalgaç, Şekip;Publisher: İskenderun Teknik Üniversitesi / Mühendislik ve Fen Bilimleri Enstitüsü / Elektrik-Elektronik Mühendisliği Anabilim DalıCountry: Turkey
With the developing technology, scientists have started to use many material structures found in nature. In addition to the materials that found naturally in the world, man-made artificial structures have begun to appear in recent years. Metamaterials are the one of the most widely used among the these structures. The main feature of the metamaterial structures is that the real part of the dielectric constant, magnetic permeability and refractive index values can be negative at the same time. In this thesis, chiral metamaterial based sensor designs have been realized. Structures designed as multi-functional, capable of making non-destructive measurement of construction material structures. In addition, it provides the possibility of distinguishing hazardous chemicals from each other and making density determination of chemical substances. Also, it proposes solutions to the adulteration of gasoline, diesel and olive oil that are frequently seen in our country. After the design strucutres, firstly the dielectric constant values of the samples are measured with the help of dielectric probe kit at X band frequency. The obtained dielectric constant values defined to the simulation device in the microwave software program using the Finite Integration Technique (FIT) method and the scattering parameters known as S parameters are obtained. The structures designed in the simulator program are manufactured by using LPKF E33 PCB circuit production device. KEYSIGHT PNA-L N5234A network analyzer was used to obtain experimental data under laboratory conditions. Gelişen teknoloji ile birlikte bilim adamları doğada bulunan birçok malzeme yapısını kullanmaya başlamışlardır. Dünya üzerinde doğal olarak bulunan malzemelere ek olarak, insan eliyle üretilen suni yapılarda son yıllarda karşımıza çıkmaya başlamıştır. Bu yapıların başında metamalzeme yapıları gelmektedir. Metamalzeme yapılarının başlıca özelliği, dielektrik sabiti, manyetik geçirgenlik ve kırılma indisi değerlerinin reel kısmının aynı anda negatif olabilmesidir. Bu tez çalışmasında bakışımsız metamalzeme tabanlı sensör tasarımları gerçekleştirilmiştir. Çok fonksiyonlu olarak tasarlanan yapılar, inşaat malzeme yapılarında tahribatsız ölçüm yapabilmektedir. Buna ek olarak tehlikeli kimyasalları birbirinden ayırt edip, kimyasal maddelerde yoğunluk tespiti yapabilme olanağı sağlamaktadır. Ayrıca ülkemizde sık sık görülen benzin, mazot, zeytinyağı hilelerine çözüm önermektedir. Tasarım çalışmaları yapıldıktan sonra ilk olarak numunelerin dielektrik sabiti değerlerleri X band frekansında dielektrik probe kit yardımıyla ölçülmektedir. İkinci aşama olarak elde edilen dielektrik sabiti değerleri sonlu integrasyon yöntemi (Finite Integration Technique-FIT) kullanan mikrodalga yazılım programında simulasyon cihazına tanımlanarak S parametreleri olarak bilinen yayılım değerleri elde edilmektedir. Simulatör programında tasarlanan yapıları LPKF E33 PCB devre üretim cihazı kullanılarak üretilmiştir. Deneysel verileri laboratuar koşullarında elde etmek için ise KEYSIGHT marka PNA-L N5234A network analiz cihazı kullanılmıştır
- Publication . Article . 2021Open Access TurkishAuthors:Kübra Yakinci;Kübra Yakinci;Publisher: Fırat UniversityCountry: Turkey
Bu çalışmada, Self-flux metodu ile tek kristal formda üretilen ve %5’ e kadar In katkılanmış FeTe0.5Se0.5 sisteminin (FeTe0.5Se0.5+ yapısal ve elektriksel iletim özelliklerini incelenmiştir. FeTe0.5Se0.5 sistemi içerisinde oldukça düşük erime sıcaklığına sahip olan İndiyum’un kristal oluşumunda bir akı görevi gördüğü ve aynı zamanda yapıda homojen bir dağılım sergilediği bulunmuştur. Ancak In katkılama oranı arttıkça FeTe0.5Se0.5 sisteminin süperiletkenlik özelliklerinin olumsuz yönde değiştiği görülmüştür. Katkılama oranlarına göre en iyi değerin, Tcbaşlangıç ve Tcsıfır değerleri, %1 In katkılı örnekte 16.07 K ve 14.80 K olarak bulunmuştur. Daha yüksek In katkı oranları için ise her iki değerinde azalma eğilimine girdiği bulunmuştur. Werthamer-Halfand-Hohenberg (WHH) eşitliği ile manyetodirenç eğrilerinden üst kritik alan değerleri hesaplanmış ve en iyi değerin %1 In katkısı için olduğu bulunmuş, yüksek katkılama oranları için de değerin azaldığı gözlenmiştir. Arrhenius eşitliği ile belirlenen, vorteks oluşum ve hareketlilik aktivasyon enerjisi 0 Teslada %1, %3 ve %5 In katkılı örnekler için 1822, 515, 457eV’ olduğu bulunmuştur. Elde edilen sonuçlar, FeTe0.5Se0.5 sistemine In katkısının artan oranlarının süperiletkenlik mekanizmasını olumsuz yönde etkilediğini göstermiştir. In this study, structural and electrical transport properties of FeTe0.5Se0.5 system (FeTe0.5Se0.5+ fabricated in single crystal form by Self-flux method. Indium, which has a very low melting temperature within theFeTe0.5Se0.5 system, has been found to act as a flux in crystal formation and exhibits a homogeneous distribution in the structure. However, as the In addition rate increased, the superconducting properties of the FeTe0.5Se0.5 system changed negatively. According to the addition rates, the best value, Tconset and Tczero values were found as 16.07 K and 14.80 K for sample with 1% In addition. For higher In addition rates, it was found that both values tended to decrease. Upper critical field values were calculated from magnetoresistance curves by Werthamer-Halfand-Hohenberg (WHH) equation and it was found that the best value was for the addition of 1% In, and it was observed that the value decreased for high addition rates. The vortex formation and mobility activation energy determined by Arrhenius equation was found to be 1822, 515, 457 eV for samples with 1%, 3% and 5% In addition at zero Tesla. The obtained results showed that increasing rates of In addition to FeTe0.5Se0.5 system negatively affect the superconducting mechanism.
Average popularityAverage popularity In bottom 99%Average influencePopularity: Citation-based measure reflecting the current impact.Average influence In bottom 99%Influence: Citation-based measure reflecting the total impact.add Add to ORCIDPlease grant OpenAIRE to access and update your ORCID works.This Research product is the result of merged Research products in OpenAIRE.
You have already added works in your ORCID record related to the merged Research product. - Publication . Master thesis . 2017Open Access TurkishAuthors:Yıldız, Murat;Yıldız, Murat;Publisher: İskenderun Teknik Üniversitesi / Mühendislik ve Fen Bilimleri Enstitüsü / Makine Mühendisliği Anabilim DalıCountry: Turkey
Kompozit malzemelerin sahip oldukları üstünlükler sayesinde son yüzyılda bu malzemelere olan ilgi artmıştır. Kompozit malzemelerin her daim geliştirilmeye müsait olmaları dikkat çeken bir özelliktir. Bu malzemelerin geliştirilmesi için birçok yol vardır ve yine son yıllarda kendisiyle ilgili önemli çalışmaların yapıldığı nanofiberlerin kompozitlere takviye olarak eklenmesi de bu yollardan bir tanesidir. Nanofiberlerin üretiminde farklı yollar bulunmaktadır ve son yollarda elektrospin yöntemi ucuz ve hızlı bir şekilde nanofiber üretimine izin verdiği için popüler bir nanofiber üretim tekniği olarak karşılaşılmaktadır. Bu teknikle nano boyutta küçük çaplı düzgün fiber yapıların elde edilmesi mümkündür. Naylonlar nanofiber üretimi için aktif olarak kullanılan bir polimer malzemedir. Bu polimer ailesinin bir üyesi olan naylon 6,6 malzemesi de nanofiber üretiminde sık kullanılmaktadır. Bu çalışmada naylon 6,6 polimer malzemesinden elektrospin yöntemi ile nanofiber tabakalar üretilip, bu tabakaların epoksi/cam kumaş kompozitlere takviye edilmesi ile bu kompozit malzemelerin mekanik özelliklerindeki değişimler incelenmiştir. Üretilen nanofiber tabakalar, iki cam kumaş tabakanın arasına bir adet ve bu cam kumaş tabakaların hem arasına hem de geriye kalan diğer iki yüzeyine de birer adet gelecek şekilde yerleştirilerek nanofiber takviyeli kompozit grupları oluşturulmuştur. Ayrıca sadece iki adet cam kumaş ve sadece dört adet cam kumaş tabakanın bulunduğu saf kompozitler de üretilmiştir. Tüm tabakalı kompozitler elle yatırma yöntemi ile üretilmiştir. Bu dört numune grubuna düşük hızlı darbe ve çekme testleri yapılarak elde edilen sonuçlar kıyaslanmış ve irdelenmiştir. Nanofiber tabakaların, kompozitlerin yük kapasitelerindeki azalmalara karşın enerji absorbsiyon kapasitelerini arttırdığı gözlemlenmiştir. Due to the superiority of composite materials, interest in these materials has increased in the past century. It is possible for composite materials to be improved all the time and this is an important feature of them. There are many ways to improve those materials and interleaving nanofiber mats which are studied constantly and many important papers were released on, in composite materials is one of them. There are many ways to generate nanofibers and electrospinning is a popular nanofiber generating method, capable of providing a way to generate nanofibers in a quick and cheap manner. Nylons are a kind of polymer and they are used for the electrospinning process actively. Nylon 6,6 is a member of this polymer family and is used for electrospinning frequently. In this work, nylon 6,6 nanofibers were electrospun and used as reinforcement material by being interleaved in epoxy/glass fiber composite material. For one group of nanofiber reinforced specimens, one nanofiber mat was interleaved in two glass fiber laminae and then placed into epoxy. For another group of nanofiber mat reinforced specimens, three nylon 6,6 nanofiber mats were interleaved in two glass fiber laminae and then placed into epoxy. Neat specimens where only two and four glass fiber laminae had been placed into epoxy were produced as well. All of the laminated composite materials were produced by using the lay-up method. The four group of specimens were tested by low velocity impact and tensile tests. The results were compared and examined. It's been concluded that even though there was a decrease in the load capacity of the composite materials, nylon 6,6 nanofiber mats improved the energy absorption capabilities of them.
- Publication . Article . 2019Open Access TurkishAuthors:Güreş, Nuriye; Arslan, Seda; Yüksel, Cevher; Yılmaz, Harun;Güreş, Nuriye; Arslan, Seda; Yüksel, Cevher; Yılmaz, Harun;Publisher: Ömer Halisdemir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi DergisiCountry: Turkey
In the aviation sector of our country, especially with the rapid developments since 2003, many people have started to prefer the airline on their travels. Due to time and speed advantages, passengers with children have also preferred aviation services more. Passengers with children may have different needs and expectations compared to other passengers. Therefore, it is very important to determine the expectations of these passengers from airports and airlines. Thus, the needs of passengers with children can be met and their satisfaction can be increased. Therefore, in this study, the expectations and satisfaction of this group of passengers, which has not been investigated much in the literature, were examined. In this context, by taking advantages of qualitative and quantitative research methods, needs and expectations of passengers with children have been determined. In the analysis of quantitative data, T-Test and ANOVA analyses were used. According to the analysis results, the satisfaction level of women passengers with children is higher than those of men and the expectations of passengers with higher education level are much more than those of other groups. In addition, as education levels and flight frequency of passengers with children increase, the satisfaction level for the services of aviation enterprises decreases. According to the results of the research, various suggestions have been made to the operators in the sector. Ülkemizde havacılık sektöründe, özellikle 2003 yılından sonra yaşanan hızlı gelişimlerle, birçok kişi seyahatlerinde havayolunu tercih etmeye başlamıştır. Çocuklu yolcular da zaman ve hız avantajından dolayı, havacılık hizmetlerini daha fazla talep etmektedir. Çocuklu yolcuların diğer yolculara nazaran, farklı ihtiyaç ve beklentileri olabilmektedir. Bu nedenle bu yolcuların havalimanı ve havayolu işletmelerinden beklentilerinin tespit edilmesi son derece önemlidir. Böylece çocuklu yolcuların ihtiyaçları karşılanarak, memnuniyetlerinin arttırılması söz konusu olabilecektir. Dolayısıyla bu çalışmada, literatürde çok fazla araştırılmamış olan, bu yolcu grubunun, havalimanı ve havayolu işletmelerinden beklenti ve memnuniyetleri incelenmiştir. Bu kapsamda çocuklu yolcuların, nitel ve nicel araştırma yöntemlerinden yararlanarak, ihtiyaç ve beklentileri tespit edilmeye çalışılmıştır. Nicel verilerin analizinde, T-Test ve ANOVA analizlerinden yararlanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre; cinsiyeti kadın olan çocuklu yolcuların memnuniyet düzeyi, erkeklere kıyasla ve yüksek eğitim seviyesine sahip çocuklu yolcuların beklentileri, diğer gruplara kıyasla nispeten daha yüksektir. Ayrıca çocuklu yolcuların eğitim seviyesi ve uçuş sıklığı arttıkça, havacılık işletmelerinin hizmetlerine yönelik memnuniyetleri azalmaktadır. Araştırma sonuçlarına göre, sektörde yer alan işletmelere çeşitli önerilerde bulunulmuştur.
- Publication . Article . 2020Open Access TurkishAuthors:Duysak, Önder; Uğurlu, Erkan;Duysak, Önder; Uğurlu, Erkan;Publisher: Anadolu Çevre ve Hayvancılık Bilimleri DergisiCountry: Turkey
Bu çalışmada, İskenderun Körfezi’nden avlanan dişi ve erkek mürekkep balıklarının (Sepia officinalis L., 1758) manto, solungaç ve gonad dokularındaki ağır metal birikimleri belirlenmiştir. Çalışmada mürekkep balığı dokularında birikim gösteren metallerden Al ve Cu birikim düzeyleri manto>gonad>solungaç; Fe birikimi solungaç>gonad>manto, Mn ve Zn birikimleri ise manto> gonad> solungaç şeklinde sıralanmıştır. Ayrıca tüm dokulardaki en fazla birikimin Cu, en az birikimin ise Mn olduğu belirlenmiştir. In this study, heavy metal accumulation in the mantle, gill and gonad tissues of male and female cuttlefish catched from Iskenderun Bay were determined. The orders of Al, Cu, Mn and Zn levels were found to be mantle> gonad> gill, it was gill> gonad> mantle for Fe. The highest concentration of accumulation in all tissues was observed for Cu whereas minimum concentrated heavy metal was Mn.
554 Research products, page 1 of 56
Loading
- Publication . Master thesis . 2021Open Access TurkishAuthors:Gül, Özlem;Gül, Özlem;Publisher: İskenderun Teknik Üniversitesi / Lisans Üstü Eğitim Enstitüsü / Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik, Nükleer Tehditler Yönetimi Ana Bilim DalıCountry: Turkey
In thesis study, bioremediation experiments of pesticides in toxic industrial chemical class of Chemical, Biological, Radioactive, Nuclear (CBRN) threats were conducted with blue- green microalgae and their results were analysed. Though these aforementioned pesticides are highly harmful to human, living and environmental health, they have high-permanence in nature. Recently, the increasing demand and use of pesticides in agriculture poses risks in production, transportation and storage areas. The microalgae we have used is already known for its ability to metabolize pesticides, as well as being used in important areas, especially in the medicine and pharmaceutical industry. The effectiveness of the bioremediation method in order to eliminate or minimize the harmful effects of pesticides has been supported by our study. The fact that the microalgae and pesticides used in the study were not used in previous studies proves the originality of our thesis. As a consequence of the experimental study, analyses were made with electrochemistry method and at the end of 7 days it has been determined that phosmet is removed by spirulina platensis by 70.0%, ethion by 61.0% and methyl parathion by 50.0%. Tez çalışmasında, Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik, Nükleer (KBRN) tehditlerinin toksik endüstriyel kimyasal sınıfında yer alan pestisitlerin mavi-yeşil mikroalg ile biyoremediasyon deneyleri yapılmış ve sonuçları analiz edilmiştir. Söz konusu pestisitler insan, canlı ve çevre sağlığına oldukça zararlı olmakla beraber doğada kalıcılığı yüksektir. Son zamanlarda tarımsal alanda pestisitlere olan talebin ve kullanımın artması üretim, taşıma ve depolama alanlarında risk oluşturmaktadır. Kullanmış olduğumuz mikroalgin hali hazırda başta tıp ve ilaç sanayisi olmak üzere önemli alanlarda kullanımının mevcut olmasının yanı sıra pestisitleri metabolize etme yeteneği bilinmektedir. Pestisitlerin zararlı etkilerini yok etmek ya da en aza indirgemek için biyoremediasyon yönteminin etkinliği çalışmamız ile desteklenmiştir. Çalışmada kullanılan mikroalg ve pestisitlerin daha önceki çalışmalarda kullanılmaması tez çalışmamızın özgünlüğünü kanıtlamaktadır. Deneysel çalışma sonucu elektrokimya yöntemi ile analizler yapılmış ve Spirulina platensis tarafından phosmet'in 7 gün sonunda %70,0, ethion'un % 61,0, methly parathion'un ise %50,0 oranında ortamdan uzaklaştırıldığı tespit edilmiştir.
- Publication . Master thesis . 2019Open Access TurkishAuthors:Göçer, Süleyman;Göçer, Süleyman;Publisher: İskenderun Teknik Üniversitesi / Mühendislik ve Fen Bilimleri Enstitüsü / İnşaat Mühendisliği Anabilim DalıCountry: Turkey
Kıymetli arsalarda bina yüksekliğine bağlı olarak bodrum kat sayısı da artmaktadır. Temel ve bodrum katların inşası için hafriyat toprağının kaldırılması gerektiğinden, yaygın bir şekilde tercih edilen güvenli kazı yöntemi iksa kazık sistemidir. Yapı alanı çevresinde iksa kazıklarının tamamlanmasıyla, derin kazı yapılarak temel taban kotundan bina inşaatına başlanmaktadır. Bu aşamada kazı alanının bir havuz ortamı oluşturması nedeniyle, olası bir sel felaketinde penceresiz olarak inşa edilen bodrum katlar yüzme riski ile karşı karşıyadır. Tamamlanmış yapının ağırlığını göz önünde bulunduran tasarımcı, inşa sürecindeki bu riske genellikle dikkat etmemektedir. Penceresiz bodrum katların imalatı sırasında, suyun kaldırma kuvvetinin yapı ağırlığından fazla olması muhtemeldir. Kesin tasarım sonrası yapı elemanlarının boyutları bilindiğinden, çeşitli üretim aşamalarında, binanın yüzüp yüzmeyeceği basit fizik kuralları çerçevesinde rahatlıkla belirlenerek gerekli tedbirler alınabilir. Oysaki tasarımcı, yapının tamamlanmış ağırlığının suyun kaldırma kuvvetini rahatlıkla geçeceğini düşündüğünden, yapı inşası sırasında suyun yapıyı kaldırabilme ihtimalini gözden kaçırmaktadır. Geçmişte yüzme problemiyle karşılaşmış ve bu nedenle hasar görmüş yapılar bulunmaktadır. Önemsiz olarak görülen bu durum için, ulusal şartname ve yönetmeliklere göre salt kıyı liman yapılarında hesap öngörülmektedir. Bu çalışmada, ön tasarım aşamasındaki yapının hesaplanan ağırlığı dikkate alınarak inşa sırasında bodrum katlarda yüzme riskinin olup olmadığını yaklaşık olarak belirleyen bir program Excel'de hazırlanmıştır. İncelenen örnekler, programın sağlıklı sonuçlar verdiğini göstermektedir. Programda kabul edilen yapı ağırlıkları, proje veri sayısı arttıkça daha da iyileştirilebilmektedir. Bu çalışmada, hazırlanan program kullanılarak, ön tasarım aşamasında binanın yüzme riski ile karşılaşma durumunun belirlenmesi ve kesin tasarım sonrasında hesaplamalarla yüzme kontrolünün yapılması esastır. Depending on the height of the building, the number of basement floors increases. As the excavation soil needs to be removed for the construction of basements and basements, the most widely preferred safe excavation method is the pile system. With the completion of the pile piles around the building area, the deep construction of the building starts from the base level. In this stage, due to the fact that the excavation area forms a pool environment, the basement floors, which are built without windows in a possible flood disaster, are at risk of floating. The designer who targets the completed building weight does not usually pay attention to this risk in the construction process. During the construction of windowless basements, the buoyancy of the water is likely to be greater than the building weight. The designer can easily determine the dimensions of certain structural elements in the framework of simple physics rules for the design stage. However, as the designer thinks that the completed weight of the building will easily pass the buoyancy of the water, he overlooks the possibility that water can remove the building during the construction of the building. In the past, there have been swimming problems and therefore damaged buildings. For this situation, which is seen as unimportant, it is foreseen in the coastal port buildings according to the national specifications and regulations. In this study, the risk of floating in basement floors during construction is determined in Excel. The examples examined show that the program gives reasonable results. The accuracy of the building weights adopted in the program is improved as the number of project data increases. By using the program prepared in this study, it is essential to perform floating control with definite design after determining the situation of encounter with swimming risk at the preliminary design stage.
- Publication . Master thesis . 2019Open Access TurkishAuthors:Hamidioğullari, Hasan Ziya;Hamidioğullari, Hasan Ziya;Publisher: İskenderun Teknik Üniversitesi / Mühendislik ve Fen Bilimleri Enstitüsü / İnşaat Mühendisliği Anabilim DalıCountry: Turkey
Floods, after earthquakes, is one of the major and most frequent natural disaster humans encounter in the world and in our country endangering lives and causing human tragedy as well as heavy economic losses. Flood can be defined as a temporary overflowing of water over the river banks onto the land which is usually dry. It causes devastation and damage on the infrastructure facilities, residential and industrial areas and lands disrupting the normal economic and social activities in these regions. The negative impact on social life has emerged as humans settled in areas where water is abundant and started to benefit from the land in these regions. In this study, the effects of infrastructure and the interventions in the creek beds causing floods in the province of Hatay were examined and their consequences were evaluated. The legal regulations related to flood issues in Turkey were also examined. The effects of adverse interventions on the creek beds, their causes and way of occurence were examined for floods resulted in loss of life and property damage in recent years in the province of Hatay. These floods were also evaluated in terms of negative impact and technically unsuitable structural applications. İnsanların karşılaştığı önemli doğal afetlerden biri de taşkınlardır. Taşkın, çeşitli nedenlerle bir akarsuyun doğal yolundan taşması sonucu çevresinde bulunan canlılara, altyapı tesislerine, yerleşim yerlerine ve arazilere zarar vererek bu bölgelerdeki normal ekonomik ve sosyal faaliyetleri sekteye uğratmasıdır. Taşkınlar, dünyada ve ülkemizde, depremlerden sonra ikinci derecede can ve mal kaybına sebep olan doğal afettir. Toplumsal hayata olan olumsuz etkisi, insanların suyun bol olduğu alanlara yerleşmeleri ve bu bölgelerdeki topraktan yararlanmaya başlamaları ile kendini göstermiştir. Bu çalışma kapsamında, Hatay ili genelinde taşkına sebep olan sanat yapıları ile dere yataklarına yapılan müdahalelerin etkileri incelenerek sonuçları değerlendirilmiştir. Bunun yanı sıra taşkın hususunda Türkiye'deki yasal mevzuat da incelenmiştir. Hatay ili özelinde dere yataklarına yapılan müdahalelerin, sebepleri ve oluş biçimleri incelenmiş, son yıllarda il genelinde yaşanan can ve maddi kayıpları yüksek bazı taşkınlar incelenerek dere yataklarına olumsuz müdahalelerin ve tekniğine uygun olmayan yapısal uygulamaların bu taşkınlardaki etkileri değerlendirilmiştir.
- Publication . Article . 2021Open Access TurkishAuthors:Seçkiner, Serap Ulusam; Atay, Metehan; Eroğlu, Yunus;Seçkiner, Serap Ulusam; Atay, Metehan; Eroğlu, Yunus;Publisher: Journal of AviationCountry: Turkey
Bu makalede, havacılık sektöründe robotik süreç otomasyonlarının kullanılmasına ilişkin olası faydalar ve öngörüler sunmaktadır. Türkiye’de düşük maliyetli havayolu şirketi ve bunların konsepti ve uygulaması üzerine gidildiğinde robotik süreç otomasyonlarının önemli faydalar sağlayacağı düşünülmektedir. Küresel COVID-19 salgını nedeniyle dünyada ortaya çıkan havacılık krizinin, pek çok ulusu robotik süreç otomasyonu kullanımına ittiği ve farklı uygulamalarla maliyet kalemlerindeki azalış ve verimlilikteki kaybı giderme adına adımlar attığı görülmektedir. Gelecekte süreçlerin daha verimli yönetilebilmesi, yüksek hacimli ve düşük değişiklik gösteren işlerin daha sıkı kontroller altında hatasız yapılabilmesi ve havacılık gibi yüksek maliyetli endüstrilerin maliyet boyutlarının azaltılabilmesi için gelecek trendler, mevcut prematüre uygulamalar ve muhtemel gelecek uygulama alanları gösterilmiştir. This article provides foresights on potential new benefits of using robotic process automation in the aviation industry. Low cost airline management in Turkey and processes are expected to provide significant benefits of robotic automation applications when on the go. It is seen that the aviation crisis, which emerged in the world due to the global COVID-19 epidemic, pushed many nations to use robotic process automation and took steps to reduce cost items and loss in efficiency with different applications. Future trends, current premature applications and possible future application areas have been shown in order to manage processes more efficiently in the future, to make high-volume and low-change jobs under tighter controls, and to reduce the cost dimensions of high-cost industries such as aviation.
- Publication . Article . 2020Open Access TurkishAuthors:Gerekten, Sami Emrah; Özdek, Atilla;Gerekten, Sami Emrah; Özdek, Atilla;Publisher: Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma DergisiCountry: Turkey
Bu araştırma, Antalya ili Elmalı ilçesi Tekke Köyü’nde yaşayan Alevi ve Bektaşi topluluğunun müzikal pratiklerinde yer alan inanç bağlamlı ezgileri tespit etmeyi amaçlamaktadır. Tekke köyü Bektaşilerinin kuşaktan kuşağa aktardıkları kültürel mirasın bir yansıması olan inanç bağlamlı ezgiler, etnomüzikolojik eksende çeşitli boyutlarıyla incelenmiştir.10 Kasım 2016 tarihinden başlayarak yaklaşık bir yıl süren bir alan araştırması sürecinde elde edilen veriler, katılımcı gözlem tekniğiyle, yapılandırılmış, yarı yapılandırılmış ve odak görüşmelerle ve doküman analizi yöntemiyle toplanmıştır. Araştırmanın dokümanlarını, Tekke köyü hakkındaki mevcut yazılı materyaller ve edebî metinler ile akademik çalışmalar oluşturmuştur. Ayrıca, veri toplama sürecinde görsel ve işitsel kayıt cihazları kullanılmış ve araştırmacı tarafından gözlem notları alınmıştır. Verilerin analizi aşamasında elde edilen veriler, araştırmanın amacına göre kategorize edilmiş ve belli başlıklar altında birleştirilerek okuyucuya sunulmuştur. Araştırma çerçevesinde, köye özgü iki adet semah, bir adet düvaz-ı imam türünde halk ezgisi tespit edilerek notaya alınmış, Tekke Bektaşilerinin cem ayinleri esnasındaki ritüel içi müzik pratikleri, ezgiler ve çalgılar temelinde sınırlı yönlerden incelenmiştir. Araştırma sonucunda, yöreye özgü nitelik taşıyan isimlendirmeler, müzikal pratikler ve tercihler başta olmak üzere söz konusu gruba ait inanç temelli müzikal pratiklere ilişkin kavram ve olgular betimlenerek sistematik bir yapıda sunulmuştur. This research aims to determine the beliefs related to the musical practices of the Alevi and Bektashi group who living in the Tekke village of Elmalı district of Antalya province and also determine the place of these melodies in the ritual. The cultural heritage of the Tekke Bektashi’s has been kept alive in a rich festival of faith-related melodies dimension, and also the lack of a work about musicology in the past years on this heritage has prepared an environment for us to investigate. The data in the field study were collected using participant observation, interview techniques and documents. Visual and auditory recording devices and observation notes were used during observation and interviews, and literary texts on existing written materials about Tekke village and academic documents were created for other research documents. In the analysis of the data, audio-visual materials are dictated and information which not related with the research purpose is extracted. The field research which started on November 10, 2016 lasted for one year and on the basis of the research, two peculiar semah, one düvaz-ı imam folk songs were compiled. Besides the places and functions of these works in the cem, the concepts and facts related to the ritual music of the Tekke Bektashis and the instruments the Bektashis used in the ‘’cem’’, the features of the safety responsible for the music in the cemetery explained in this study.
- Publication . Master thesis . 2019Open Access TurkishAuthors:Dalgaç, Şekip;Dalgaç, Şekip;Publisher: İskenderun Teknik Üniversitesi / Mühendislik ve Fen Bilimleri Enstitüsü / Elektrik-Elektronik Mühendisliği Anabilim DalıCountry: Turkey
With the developing technology, scientists have started to use many material structures found in nature. In addition to the materials that found naturally in the world, man-made artificial structures have begun to appear in recent years. Metamaterials are the one of the most widely used among the these structures. The main feature of the metamaterial structures is that the real part of the dielectric constant, magnetic permeability and refractive index values can be negative at the same time. In this thesis, chiral metamaterial based sensor designs have been realized. Structures designed as multi-functional, capable of making non-destructive measurement of construction material structures. In addition, it provides the possibility of distinguishing hazardous chemicals from each other and making density determination of chemical substances. Also, it proposes solutions to the adulteration of gasoline, diesel and olive oil that are frequently seen in our country. After the design strucutres, firstly the dielectric constant values of the samples are measured with the help of dielectric probe kit at X band frequency. The obtained dielectric constant values defined to the simulation device in the microwave software program using the Finite Integration Technique (FIT) method and the scattering parameters known as S parameters are obtained. The structures designed in the simulator program are manufactured by using LPKF E33 PCB circuit production device. KEYSIGHT PNA-L N5234A network analyzer was used to obtain experimental data under laboratory conditions. Gelişen teknoloji ile birlikte bilim adamları doğada bulunan birçok malzeme yapısını kullanmaya başlamışlardır. Dünya üzerinde doğal olarak bulunan malzemelere ek olarak, insan eliyle üretilen suni yapılarda son yıllarda karşımıza çıkmaya başlamıştır. Bu yapıların başında metamalzeme yapıları gelmektedir. Metamalzeme yapılarının başlıca özelliği, dielektrik sabiti, manyetik geçirgenlik ve kırılma indisi değerlerinin reel kısmının aynı anda negatif olabilmesidir. Bu tez çalışmasında bakışımsız metamalzeme tabanlı sensör tasarımları gerçekleştirilmiştir. Çok fonksiyonlu olarak tasarlanan yapılar, inşaat malzeme yapılarında tahribatsız ölçüm yapabilmektedir. Buna ek olarak tehlikeli kimyasalları birbirinden ayırt edip, kimyasal maddelerde yoğunluk tespiti yapabilme olanağı sağlamaktadır. Ayrıca ülkemizde sık sık görülen benzin, mazot, zeytinyağı hilelerine çözüm önermektedir. Tasarım çalışmaları yapıldıktan sonra ilk olarak numunelerin dielektrik sabiti değerlerleri X band frekansında dielektrik probe kit yardımıyla ölçülmektedir. İkinci aşama olarak elde edilen dielektrik sabiti değerleri sonlu integrasyon yöntemi (Finite Integration Technique-FIT) kullanan mikrodalga yazılım programında simulasyon cihazına tanımlanarak S parametreleri olarak bilinen yayılım değerleri elde edilmektedir. Simulatör programında tasarlanan yapıları LPKF E33 PCB devre üretim cihazı kullanılarak üretilmiştir. Deneysel verileri laboratuar koşullarında elde etmek için ise KEYSIGHT marka PNA-L N5234A network analiz cihazı kullanılmıştır
- Publication . Article . 2021Open Access TurkishAuthors:Kübra Yakinci;Kübra Yakinci;Publisher: Fırat UniversityCountry: Turkey
Bu çalışmada, Self-flux metodu ile tek kristal formda üretilen ve %5’ e kadar In katkılanmış FeTe0.5Se0.5 sisteminin (FeTe0.5Se0.5+ yapısal ve elektriksel iletim özelliklerini incelenmiştir. FeTe0.5Se0.5 sistemi içerisinde oldukça düşük erime sıcaklığına sahip olan İndiyum’un kristal oluşumunda bir akı görevi gördüğü ve aynı zamanda yapıda homojen bir dağılım sergilediği bulunmuştur. Ancak In katkılama oranı arttıkça FeTe0.5Se0.5 sisteminin süperiletkenlik özelliklerinin olumsuz yönde değiştiği görülmüştür. Katkılama oranlarına göre en iyi değerin, Tcbaşlangıç ve Tcsıfır değerleri, %1 In katkılı örnekte 16.07 K ve 14.80 K olarak bulunmuştur. Daha yüksek In katkı oranları için ise her iki değerinde azalma eğilimine girdiği bulunmuştur. Werthamer-Halfand-Hohenberg (WHH) eşitliği ile manyetodirenç eğrilerinden üst kritik alan değerleri hesaplanmış ve en iyi değerin %1 In katkısı için olduğu bulunmuş, yüksek katkılama oranları için de değerin azaldığı gözlenmiştir. Arrhenius eşitliği ile belirlenen, vorteks oluşum ve hareketlilik aktivasyon enerjisi 0 Teslada %1, %3 ve %5 In katkılı örnekler için 1822, 515, 457eV’ olduğu bulunmuştur. Elde edilen sonuçlar, FeTe0.5Se0.5 sistemine In katkısının artan oranlarının süperiletkenlik mekanizmasını olumsuz yönde etkilediğini göstermiştir. In this study, structural and electrical transport properties of FeTe0.5Se0.5 system (FeTe0.5Se0.5+ fabricated in single crystal form by Self-flux method. Indium, which has a very low melting temperature within theFeTe0.5Se0.5 system, has been found to act as a flux in crystal formation and exhibits a homogeneous distribution in the structure. However, as the In addition rate increased, the superconducting properties of the FeTe0.5Se0.5 system changed negatively. According to the addition rates, the best value, Tconset and Tczero values were found as 16.07 K and 14.80 K for sample with 1% In addition. For higher In addition rates, it was found that both values tended to decrease. Upper critical field values were calculated from magnetoresistance curves by Werthamer-Halfand-Hohenberg (WHH) equation and it was found that the best value was for the addition of 1% In, and it was observed that the value decreased for high addition rates. The vortex formation and mobility activation energy determined by Arrhenius equation was found to be 1822, 515, 457 eV for samples with 1%, 3% and 5% In addition at zero Tesla. The obtained results showed that increasing rates of In addition to FeTe0.5Se0.5 system negatively affect the superconducting mechanism.
Average popularityAverage popularity In bottom 99%Average influencePopularity: Citation-based measure reflecting the current impact.Average influence In bottom 99%Influence: Citation-based measure reflecting the total impact.add Add to ORCIDPlease grant OpenAIRE to access and update your ORCID works.This Research product is the result of merged Research products in OpenAIRE.
You have already added works in your ORCID record related to the merged Research product. - Publication . Master thesis . 2017Open Access TurkishAuthors:Yıldız, Murat;Yıldız, Murat;Publisher: İskenderun Teknik Üniversitesi / Mühendislik ve Fen Bilimleri Enstitüsü / Makine Mühendisliği Anabilim DalıCountry: Turkey
Kompozit malzemelerin sahip oldukları üstünlükler sayesinde son yüzyılda bu malzemelere olan ilgi artmıştır. Kompozit malzemelerin her daim geliştirilmeye müsait olmaları dikkat çeken bir özelliktir. Bu malzemelerin geliştirilmesi için birçok yol vardır ve yine son yıllarda kendisiyle ilgili önemli çalışmaların yapıldığı nanofiberlerin kompozitlere takviye olarak eklenmesi de bu yollardan bir tanesidir. Nanofiberlerin üretiminde farklı yollar bulunmaktadır ve son yollarda elektrospin yöntemi ucuz ve hızlı bir şekilde nanofiber üretimine izin verdiği için popüler bir nanofiber üretim tekniği olarak karşılaşılmaktadır. Bu teknikle nano boyutta küçük çaplı düzgün fiber yapıların elde edilmesi mümkündür. Naylonlar nanofiber üretimi için aktif olarak kullanılan bir polimer malzemedir. Bu polimer ailesinin bir üyesi olan naylon 6,6 malzemesi de nanofiber üretiminde sık kullanılmaktadır. Bu çalışmada naylon 6,6 polimer malzemesinden elektrospin yöntemi ile nanofiber tabakalar üretilip, bu tabakaların epoksi/cam kumaş kompozitlere takviye edilmesi ile bu kompozit malzemelerin mekanik özelliklerindeki değişimler incelenmiştir. Üretilen nanofiber tabakalar, iki cam kumaş tabakanın arasına bir adet ve bu cam kumaş tabakaların hem arasına hem de geriye kalan diğer iki yüzeyine de birer adet gelecek şekilde yerleştirilerek nanofiber takviyeli kompozit grupları oluşturulmuştur. Ayrıca sadece iki adet cam kumaş ve sadece dört adet cam kumaş tabakanın bulunduğu saf kompozitler de üretilmiştir. Tüm tabakalı kompozitler elle yatırma yöntemi ile üretilmiştir. Bu dört numune grubuna düşük hızlı darbe ve çekme testleri yapılarak elde edilen sonuçlar kıyaslanmış ve irdelenmiştir. Nanofiber tabakaların, kompozitlerin yük kapasitelerindeki azalmalara karşın enerji absorbsiyon kapasitelerini arttırdığı gözlemlenmiştir. Due to the superiority of composite materials, interest in these materials has increased in the past century. It is possible for composite materials to be improved all the time and this is an important feature of them. There are many ways to improve those materials and interleaving nanofiber mats which are studied constantly and many important papers were released on, in composite materials is one of them. There are many ways to generate nanofibers and electrospinning is a popular nanofiber generating method, capable of providing a way to generate nanofibers in a quick and cheap manner. Nylons are a kind of polymer and they are used for the electrospinning process actively. Nylon 6,6 is a member of this polymer family and is used for electrospinning frequently. In this work, nylon 6,6 nanofibers were electrospun and used as reinforcement material by being interleaved in epoxy/glass fiber composite material. For one group of nanofiber reinforced specimens, one nanofiber mat was interleaved in two glass fiber laminae and then placed into epoxy. For another group of nanofiber mat reinforced specimens, three nylon 6,6 nanofiber mats were interleaved in two glass fiber laminae and then placed into epoxy. Neat specimens where only two and four glass fiber laminae had been placed into epoxy were produced as well. All of the laminated composite materials were produced by using the lay-up method. The four group of specimens were tested by low velocity impact and tensile tests. The results were compared and examined. It's been concluded that even though there was a decrease in the load capacity of the composite materials, nylon 6,6 nanofiber mats improved the energy absorption capabilities of them.
- Publication . Article . 2019Open Access TurkishAuthors:Güreş, Nuriye; Arslan, Seda; Yüksel, Cevher; Yılmaz, Harun;Güreş, Nuriye; Arslan, Seda; Yüksel, Cevher; Yılmaz, Harun;Publisher: Ömer Halisdemir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi DergisiCountry: Turkey
In the aviation sector of our country, especially with the rapid developments since 2003, many people have started to prefer the airline on their travels. Due to time and speed advantages, passengers with children have also preferred aviation services more. Passengers with children may have different needs and expectations compared to other passengers. Therefore, it is very important to determine the expectations of these passengers from airports and airlines. Thus, the needs of passengers with children can be met and their satisfaction can be increased. Therefore, in this study, the expectations and satisfaction of this group of passengers, which has not been investigated much in the literature, were examined. In this context, by taking advantages of qualitative and quantitative research methods, needs and expectations of passengers with children have been determined. In the analysis of quantitative data, T-Test and ANOVA analyses were used. According to the analysis results, the satisfaction level of women passengers with children is higher than those of men and the expectations of passengers with higher education level are much more than those of other groups. In addition, as education levels and flight frequency of passengers with children increase, the satisfaction level for the services of aviation enterprises decreases. According to the results of the research, various suggestions have been made to the operators in the sector. Ülkemizde havacılık sektöründe, özellikle 2003 yılından sonra yaşanan hızlı gelişimlerle, birçok kişi seyahatlerinde havayolunu tercih etmeye başlamıştır. Çocuklu yolcular da zaman ve hız avantajından dolayı, havacılık hizmetlerini daha fazla talep etmektedir. Çocuklu yolcuların diğer yolculara nazaran, farklı ihtiyaç ve beklentileri olabilmektedir. Bu nedenle bu yolcuların havalimanı ve havayolu işletmelerinden beklentilerinin tespit edilmesi son derece önemlidir. Böylece çocuklu yolcuların ihtiyaçları karşılanarak, memnuniyetlerinin arttırılması söz konusu olabilecektir. Dolayısıyla bu çalışmada, literatürde çok fazla araştırılmamış olan, bu yolcu grubunun, havalimanı ve havayolu işletmelerinden beklenti ve memnuniyetleri incelenmiştir. Bu kapsamda çocuklu yolcuların, nitel ve nicel araştırma yöntemlerinden yararlanarak, ihtiyaç ve beklentileri tespit edilmeye çalışılmıştır. Nicel verilerin analizinde, T-Test ve ANOVA analizlerinden yararlanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre; cinsiyeti kadın olan çocuklu yolcuların memnuniyet düzeyi, erkeklere kıyasla ve yüksek eğitim seviyesine sahip çocuklu yolcuların beklentileri, diğer gruplara kıyasla nispeten daha yüksektir. Ayrıca çocuklu yolcuların eğitim seviyesi ve uçuş sıklığı arttıkça, havacılık işletmelerinin hizmetlerine yönelik memnuniyetleri azalmaktadır. Araştırma sonuçlarına göre, sektörde yer alan işletmelere çeşitli önerilerde bulunulmuştur.
- Publication . Article . 2020Open Access TurkishAuthors:Duysak, Önder; Uğurlu, Erkan;Duysak, Önder; Uğurlu, Erkan;Publisher: Anadolu Çevre ve Hayvancılık Bilimleri DergisiCountry: Turkey
Bu çalışmada, İskenderun Körfezi’nden avlanan dişi ve erkek mürekkep balıklarının (Sepia officinalis L., 1758) manto, solungaç ve gonad dokularındaki ağır metal birikimleri belirlenmiştir. Çalışmada mürekkep balığı dokularında birikim gösteren metallerden Al ve Cu birikim düzeyleri manto>gonad>solungaç; Fe birikimi solungaç>gonad>manto, Mn ve Zn birikimleri ise manto> gonad> solungaç şeklinde sıralanmıştır. Ayrıca tüm dokulardaki en fazla birikimin Cu, en az birikimin ise Mn olduğu belirlenmiştir. In this study, heavy metal accumulation in the mantle, gill and gonad tissues of male and female cuttlefish catched from Iskenderun Bay were determined. The orders of Al, Cu, Mn and Zn levels were found to be mantle> gonad> gill, it was gill> gonad> mantle for Fe. The highest concentration of accumulation in all tissues was observed for Cu whereas minimum concentrated heavy metal was Mn.