Pandemi sürecinde sokağa çıkma yasağı, evden çalışma ve yüz yüze sosyalleşme mekanlarının; restoranların, eğlence yerlerinin kapatılması insanların daha fazla evde zaman geçirmelerine neden olmuştur. Bu zorunlu hallerin sonucu ile evde geçirilen sürenin ve mutfakta geçirilen zaman ile aktivitelerin artmasıyla alışkanlıklarda değişim olabilmektedir. Bu çalışma beyaz ve mavi yakalı çalışan kadınların pandemi öncesi ve pandemi sürecinde hane içi mutfak pratiklerinin araştırılması ve keşfedilmesi amacıyla yapılmıştır. Nitel araştırma desenlerinden durum çalışmasına göre tasarlanan bu çalışmada, 10 katılımcı (5 kişi mavi yaka – 5 kişi beyaz yaka) ile 20 Mart-15 Nisan 2021 tarihleri arasında yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak internet üzerinden yapılan görüntülü görüşmeler ile veriler elde edilmiştir. Araştırmada örneklem grubuna sosyo-demografik özellikleri ile ilgili 6 ve pandemi öncesi ve pandemi sürecinde hane içi mutfakta geçirilen vakit ile geçirilen süre esnasında yapılan pratikleri tanımlama ve kendilerini nasıl hissettiklerini anlamaya yönelik 9 soru sorulmuştur. Her bir katılımcı için görüşme süresi ortalama 18 dakika sürmüştür. Toplanan verilerin çözümlenmesinde nitel araştırma tekniklerinden betimsel analiz kullanılmıştır. Yapılan araştırma ve betimsel analiz sonucunda üç ayrı tematik kategori oluşturulmuştur. Bu temalar, “mutfakta geçirilen zaman”, “mutfak pratikleri” ve “mutfak pratiklerinin tutku ve/ya zorunluluk üzerinden nitelikleri” olarak belirlenmiştir. Pandemi sürecinde mutfakta geçirilen sürenin arttığı, mutfak pratiklerinin geliştirilip yeni lezzetler denendiği ve özellikle ekmek ile hamur işi reçetelerine ağırlık verildiği bulgular ışığında tespit edilmiştir. Ayrıca pandemi öncesi ve pandemi sürecinde beyaz ve mavi yakalı kadınların mutfak pratiklerinde zorunluluk üzerinden bir ayrımın da yapılabileceği görülmektedir. Çalışma sonucunda elde edilen bulgular ışığında, pandemi öncesi ve pandemi sürecinde mutfak pratiklerinde farklılıklar ortaya konmuştur. Pandemi sürecinde beyaz ve mavi yakalı kadınların çalışmayan/ev hanımları ile eşit şartlara geldiği görülmüştür. Pandemi süreci ile birlikte mutfakta geçirilen sürenin her iki kesimde de aynı oranda artması kadının hane dışındaki statüsüne bakılmaksızın cinsiyetçi iş rolünün evde devam ettiğini göstermektedir.
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::577f2ce31a4206583ade1804e4a9bf90&type=result"></script>');
-->
</script>
Green |
citations | 0 | |
popularity | Average | |
influence | Average | |
impulse | Average |
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::577f2ce31a4206583ade1804e4a9bf90&type=result"></script>');
-->
</script>
Covid-19 Pandemisi’nin neden olduğu değişimi akademik bir bakış açısıyla anlamak ve pandeminin gelecekteki etkilerine dair bir öngörü geliştirmek amacıyla 31 Mayıs-2 Haziran 2021 tarihleri arasında Kapadokya Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen “Uluslararası Kapadokya Salgın Dönemleri Kongresi”nde, multidisipliner bir katılımcı grubu tarafından sunulan bildiriler yer almıştır. Kongre kapsamındaki bildirilerin özet metinlerinin yer aldığı bu çalışmanın, içinden geçtiğimiz süreci bilimsel bilgi temelinde anlama çabası olan herkese fayda sunması dileğiyle…
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::459a04bd9da5e4036ef0beddcbc64a3c&type=result"></script>');
-->
</script>
Green |
citations | 0 | |
popularity | Average | |
influence | Average | |
impulse | Average |
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::459a04bd9da5e4036ef0beddcbc64a3c&type=result"></script>');
-->
</script>
ÖZET Koronavirüs hastalığı 2019 (COVID-19) hızlı yayılım gösteren bir pandemidir. Hastalığın yayılmasında virüse bağlı etmenlerin (viral yük, ACE bağlama proteini vs.) yanı sıra asemptomatik bireylerin de rolü azımsanmayacak miktardadır. COVID-19 pandemisinde, toplumda virüsün yayılmasına neden olan sessiz bulaştırıcıları saptamak için Kapadokya Üniversitesi sağlık programlarında öğrenim gören 18-40 yaş arasındaki 258 öğrencide SARS-CoV-2 seroprevalansı araştırıldı. Katılımcıların yaş ortalaması 21,5 (min = 18, max= 33) olup %69’u (n=38) kız öğrenciydi. Çalışmada bireylerin seroprevalans taramasında LFIA (Lateral Flow Immuno Assay) yöntemi kullanılarak SARS-COV-2 virüsüne karşı antikor yanıtları tarandı ve hastalık bulguları, PZR (polimeraz zincir reaksiyonu) testi ve şüpheli temas öyküsü yönünden değerlendirildi. Çalışmamızda SARS-CoV-2 seropozitifliği %21 (n=55) olarak saptanmış olup bu bireylerin %25’inin (n=14) son altı ay içinde PZR pozitiflikleri bulunmaktaydı. %56’sının (n=31) semptom göstermediği için test yaptırmadığını fakat SARS-COV-2 antikor pozitifliği saptandı. Bu oranlar, toplumdaki sessiz bulaştırıcıların yaygınlığını ortaya koymuştur. Bu çalışma seroepidemiyolojik veri eldesi açısından değerli olmakla birlikte koruyucu bağışıklık göstergesi olarak kabul edilmemelidir.
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::d12bf87bc438b2dc055b2d0a29e498db&type=result"></script>');
-->
</script>
Green |
citations | 0 | |
popularity | Average | |
influence | Average | |
impulse | Average |
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::d12bf87bc438b2dc055b2d0a29e498db&type=result"></script>');
-->
</script>
YÖK TEZ NO: 10537860 The Covid-19 outbreak has been officially declared a pandemic by the World Health Organization. Due to reasons such as infectious diseases, socio-political changes and wars, politics and the world economy have changed throughout history. The effects of the Covid-19 pandemic, which affected the whole world by causing socioeconomic panic and mass losses in 2019, on the potential public administration were analyzed. There has been a break in this area with the Covid-19 epidemic. Due to the disruptions experienced in the field of legislation, institutional structure, practice and knowledge, the positions of the economic and socio-political organization have started to change rapidly. For this reason, the effects of regional and global epidemics on public administration have begun to be discussed. This research, which aims to examine previously seen epidemics, will be evaluated as a result of examining the scientific literature on the economy, health and socio-political developments of public administration. In addition to the ongoing process in the literature, the effects of Covid-19 on the public and its socio-political reflections on its potential effects will be evaluated.
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::682afbed8d2c9789bc8acae8da8c6a18&type=result"></script>');
-->
</script>
Green |
citations | 0 | |
popularity | Average | |
influence | Average | |
impulse | Average |
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::682afbed8d2c9789bc8acae8da8c6a18&type=result"></script>');
-->
</script>
Amaç: Kaygı, kişinin tehdit edici olarak algıladığı durumlar karşısında olumsuz bir şeyin olmasını beklediği, hoş olmayan bir duygudur. Tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (covid-19) sporcular da dahil her bireyin yaşamında dönemsel olarak az ya da çok kaygıya neden olmuştur. Bu bağlamda yazarlar tarafından temasın artabileceği takım sporcularında ve daha izole alanlarda aktif olan bireysel sporcularda yeni tip koronavirüse yakalanma kaygı düzeyleri arasındaki anlamlı bir farklılık olup olmayacağı merak konusu haline gelmiştir. Bu çalışmanın amacı bireysel ve takım sporcularında covid-19’a yakalanma kaygı düzeyini karşılaştırmaktı. Yöntem: Çalışmaya aktif spor yaşantısına devam eden bireysel (n=126, yaş=21,19±2,70 yıl) ve takım sporcuları (n=154, yaş=20,24±2,84 yıl) dahil edildi. Veri toplama aracı olarak online anket form kullanıldı. Sporcuların demografik ve klinik özellikleri, yürütücüler tarafından önceki literatür çalışmaları incelenerek oluşturulmuş ‘Kişisel Bilgi Formu’ na kaydedildi. Sporcuların yeni tip koronavirüse yakalanma kaygı düzeyini değerlendirmek için ‘Sporcuların Yeni Tip Koronavirüse (Covid-19) Yakalanma Kaygısı Ölçeği’ kullanıldı. Bulgular: Bireysel sporcuların yeni tip koronavirüse yakalanma kaygı düzeyi takım sporcularına göre daha yüksek seviyede bulundu (p=0,005). Sporcuların spor düzeyi, koronavirüs geçmişi, sosyal medyadan koronavirüs haberlerini takip etme durumu, COVID-19’dan maddi etkilenim seviyesi benzerdi (p>0,05). Sonuç: Bireysel sporcuların koronavirüse yakalanma kaygısı takım sporcularına göre daha yüksek seviyedeydi. Kaygı gibi hoş olmayan emosyonel deneyimlerle akran desteğinden yoksun mücadele etmek zorunda kalmaları kaygıya yatkınlığı arttırmış olabilir.
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::b3cb2af10f2702d83784503b8aea1f2a&type=result"></script>');
-->
</script>
Green |
citations | 0 | |
popularity | Average | |
influence | Average | |
impulse | Average |
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::b3cb2af10f2702d83784503b8aea1f2a&type=result"></script>');
-->
</script>
Ulusal Yenidoğan İşitme Tarama Programı kapsamında yapılan taramalarda Sağlık Bakanlığı risk faktörleri yanında COVID-19’u gebelik döneminde geçirip geçirmediği gebelere sorulmuş ve COVID-19’un prenatal, fetal ve postnatal 6 aylık süreç takip edilerek COVİD-19’un yenidoğanlarda işitme duyusuna etkisinin ortaya konulması bu çalışmada amaçlanmıştır. Çalışmaya prenatal dönemde COVID-19 tanısı konulmuş olan ve herhangi bir risk faktörü olmayan 50 gebe ile prenatal dönemde COVID-19 tanısı konulmamış ve herhangi bir risk faktörü olmayan 50 sağlıklı gebe dahil edildi. Prenatal dönemde COVID- 19 tanısı konulmuş olan gebelerden 25’inin (%50) bebeği ilk yapılan T-ABR testini geçememiş iken kontrol grubundakilerin tamamı (%100) geçmiş olup gruplar arasında T-ABR ilk test sonuçları açısından farkın anlamlı düzeyde olduğu saptandı (p<0.001). Prenatal dönemde COVID-19 tanısı almış olan gebelerin bebeklerinin T-ABR ilk test sonuçlarına göre doğum kiloları karşılaştırıldığında ilk testten kalan bebeklerin doğum kilosunun anlamlı şekilde düşük olduğu görüldü. İlk yapılan T-ABR testinden kalan bebeklere yapılan ikinci test sonuçları Tablo 13’te görülmektedir. Buna göre ikinci test sonunda ilk testten kalan 25 bebekten 7’si (%28) ikinci testten de kalmıştır. Prenatal dönemde COVID-19 tanısı almış olan gebelerden dünyaya gelen bebeklerden T-ABR ikinci testinden kalanların doğum kilosunun ikinci testten geçenlere göre anlamlı şekilde düşük olduğu görüldü (p<0.05). Prenatal dönemde COVID-19 tanısı almış olan gebelerden dünyaya gelen ve ikinci T-ABR testinden kalan 7 bebeğe üçüncü kez T-ABR testi uygulanmış olup bu test sonucunda bebeklerden 3’ü (%42.9) kalmıştır. Doğumdan sonraki altıncı ayda yapılan son T-ABR testinden ise tüm bebeklerin geçtiği görüldü. Çalışmadan elde edilen sonuçlar dikkate alındığında annesi prenatal dönemde COVID-19 tanısı almış olan bebeklerde işitsel sistemde bozulma olduğu, ancak bunun zaman içerisinde düzelme kaydettiği, 6 ay sonunda ise COVID-19’un işitsel sistem üzerindeki etkisinin tamamen ortadan kalktığı görüldü.
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::981f21e0d42733428a1e9e535be062a5&type=result"></script>');
-->
</script>
Green |
citations | 0 | |
popularity | Average | |
influence | Average | |
impulse | Average |
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::981f21e0d42733428a1e9e535be062a5&type=result"></script>');
-->
</script>
Bu çalışmada COVID-19’un işitme kayıpları üzerindeki etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmaya 01.06.2021-30.08.2021 tarihleri arasında Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde COVID-19 tanısı almamış olup aşı olan ve olmayan kişiler dahil edildi. Çalışmada deney ve kontrol grubu olmak üzere iki grup oluşturulmuştur. Deney grubunda COVID-19 aşısı olanlar, kontrol grubunda ise COVID-19 aşısı olmayanlar yer almaktadır. Her bir grupta 50’şer kişi yer almaktadır. Çalışma sonucunda neticesinde aşı olmayan kontrol grubundaki bireylerde işitme kaybı şikayeti oranının daha yüksek olduğu ancak gruplar arasındaki farkın anlamlı düzeyde olmadığı görülmüştür. Çalışmamız sonucunda COVID-19 aşısı olmayan kontrol grubundaki bireylerde tinnitus varlığının COVID-19 aşısı olanlara göre anlamlı şekilde yüksek olduğu saptanmıştır. Yapmış olduğumuz çalışma neticesinde aşı olmayanlarda kulakta dolgunluk hissi olanların oranının aşı olanlara göre daha düşük olduğu ancak gruplar arasındaki farkın anlamlı düzeyde olmadığı görüldü. Çalışmamız sonucunda aşı olmayan kontrol grubundakileri %6’sında, deney grubundakilerin ise %12’sinde baş dönmesi şikayeti olduğu, ancak gruplar arasındaki farkın istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde olmadığı görüldü. Çalışmamızda saf ses odyometrisi neticesinde COVID-19 aşısı olmayan kontrol grubundakilerin tamamının normal (%100), buna karşın deney grubundakilerin ise %6’sının sağ ve sol kulağında hafif işitme kaybı olduğu, ancak gruplar arasındaki farkın istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde olmadığı görüldü.
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::3af57027e3db2c5a71624aa5c33e6a54&type=result"></script>');
-->
</script>
Green |
citations | 0 | |
popularity | Average | |
influence | Average | |
impulse | Average |
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::3af57027e3db2c5a71624aa5c33e6a54&type=result"></script>');
-->
</script>
Uzman Psikolog Ceren Pakman, Covid-19 salgını nedeniyle evde karantina sürecinden olumsuz etkilenen eş sisteminin desteklenmesine yönelik müdahale ve öneriler ile eşlere bazı pratik yöntemlerin aktarılması konusunda seminer vermiştir. Aşağıdaki 4 başlıkta katılımcıları bilgilendirmiş ve daha sonrada soru cevap yapmıştır. 1. COVID - 19 sürecinin yarattığı psikolojik durumun birey ve eş sistemi üzerindeki duygusal değişikliğe dair kısa bilgilendirme 2. Bu durumun yaratabileceği bireysel ve ilişkisel anlamda duygusal zorluklar 3. Psikolojik sağlığın korunmasının önemi 4. Eş ilişkisini koruma, iyileştirme ve destekleme yolları ve önerileri
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::818a6894778e7556774641e623c8cec5&type=result"></script>');
-->
</script>
Green |
citations | 0 | |
popularity | Average | |
influence | Average | |
impulse | Average |
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::818a6894778e7556774641e623c8cec5&type=result"></script>');
-->
</script>
Giriş: COVID-19 ile mücadelede en etkili kalkan halkın hızlı aşılanmasıdır. COVID-19 aşısı ile ilgili görüşleri değerlendirmek ve aşı hakkındaki mevcut görüşleri tespit ederek aşıya karşı olumlu bir bakış açısı geliştirmek pandeminin kontrol altına alınabilmesi için önemlidir. Amaç: Bu çalışmada, üniversite öğrencilerinin COVID-19 aşısına yönelik tutumlarını belirlemek ve olası aşı tereddütü/kararsızlığı durumunu ortaya koymaktır. Gereç-Yöntem: Bu çalışma tanımlayıcı tipte bir çalışmadır. Çalışmaya başlamadan önce Kapadokya Üniversitesi etik kurulundan etik kurul izni alınmıştır (Karar numarası: 2021.46, Tarih: 04.01.2021). Araştırmanın evrenini Kapadokya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksek Okulu ve Kapadokya Meslek Yüksek Okulu Sağlık Programlarında 2020-2021 akademik yılı güz döneminde eğitim gören 2409 öğrenci oluşturmuştur. Evreni bilinen örneklem hesaplaması ile % 95 güven düzeyinde 332 katılımcı örneklem grubuna dahil edilmiştir (Sönmez & Alacapınar, 2020). Araştırmada kullanılan anket formları WhatsApp aracılığı ile katulımcılara ulaştırılmıştır. Araştırma verileri 09.02.2021-11.02.2021 tarihleri arasında toplanmıştır. Veriler SPSS 27 paket programı ile analiz edilmiştir.Verileri değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metotlardan (sayı, yüzde, min-max değerleri, ortalama, standart sapma) kullanılmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan katılımcıların %51,2’si (n=170) 18-20 yaş aralığında, %69,3’ü (n=230) kadın, %24,1’i (n=80) tıbbi laboratuvar teknikleri programı öğrencisi ve %52,4’ü (n=174) 2. sınıf öğrencisidir. Katılımcıların %90,7’sinin (n=301) kronik hastalığı bulunmamakta, %82,8’i (n=275) COVID-19 geçirmemiş ve %66,3’ünün (n=220) ailesinde COVID-19 geçiren bir yakını olmadığı tespit edilmiştir. Katılımcıların %46,7’si (n=155) genel sağlık durumunu ‘iyi’ olarak ifade etmişlerdir. COVID-19 ile ilgili bazı ifadelerin sunulduğu soruda katılımcıların %53,9’u (n=179), ‘‘Hastalanırsam bunu hafif bir şekilde atlatacağımı düşünüyorum’’ ifadesine katıldıklarını bildirmişlerdir. Katılımcıların %76,6’sı (n=254) aşı ile ilgili yan etki nedeniyle endişe duyduklarını, %66’sı (n=219), aşıların içeriğinden endişe duyduklarını, %64,5’i (n=214) aşının etkinliğinden, %62,3’ü (n=219) ise aşı ile ilgili testlerin güvenilirliğinden endişe duyduklarını ifade etmişlerdir. Katılımcıların COVID-19 Aşısına Yönelik Tutumlar Ölçeğinden aldıkları toplam puan ortalamaları 3,18±0,76 olarak bulunmuştur (Geniş vd., 2020). Sonuç: Bulgularımız öğrencilerin aşıya karşı olumlu bir tutuma sahip olduklarını gösterdi, ancak yine de bazı endişeleri vardı. Öğrencilerin endişelerini gidermek, aşının etkinliğini şeffaf bir şekilde açıklamak ve aşı kararsızlığının altında yatan nedenleri daha iyi anlamak için daha kapsamlı çalışmaların tasarlanması önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Aşı kararsızlığı, COVID-19 aşısı, Üniversite öğrencileri, Tutum
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::751e0fd0c8c67d4269d6c88924f9a1ee&type=result"></script>');
-->
</script>
Green |
citations | 0 | |
popularity | Average | |
influence | Average | |
impulse | Average |
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::751e0fd0c8c67d4269d6c88924f9a1ee&type=result"></script>');
-->
</script>
YÖK TEZ NO: 10541277 COVİD 19 geçirmiş ve işitmesi normal olan kişilerde, tedavisi için verilen antiviral ajan olan, Favipiravir ototoksik etkisinin Odyometri, İmmitansmetri, Oto- Akustik Emisyon Test yöntemleri ile karşılaştırılması amaçlanmıştır Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz polikliniğine başvuran hastalar arasından COVİD 19 tanısı almış, 33 kişi antiviral ilaç kullanan ve 34 ilaç kullanmayan toplam 67 katılımcı seçildi. Bu katılımcılardan çalışmayı anlatan bilgilendirici onam formunu onaylamaları istendi. Gönüllü katılımcıların ilk olarak otoskopik muayeneleri yapıldı. Daha sonra testlerini çalışmak için Odyoloji laboratuvarına yönlendirildi. Testlerden pure tone odyo ile 250-8000Hz hava yolu ve 500-4000 Hz kemik yolu işitme eşikleri, yüksek frekans odyo ile 9000-20000 Hz işitme eşikleri, timpanogram ve akustik refleks eşikleri, Geçici uyarılmış otoakustik emisyon (TEOAE) testi ile 1000-4000 Hz, Distorsiyon ürünü otoakustik emisyon (DPOAE) testi ile de 500-10000 Hz aralığındaki ölçümleri yapıldı. Çalışmada, antiviral ilaç olan Favipiraviri kullanan ve kullanmayan katılımcılar arasındaki, bilateral pure tone odyo ekstra yüksek frekans işitme eşikleri (14-16-18 kHz) ile konuşmayı alma eşiği (SRT) değeri istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Distorsiyon ürünü otoakustik emisyon (DPOAE) testinde sol kulak 500 Hz istatistiksel olarak farklı bulunmuştur. Çalışılan diğer testler ile incelenen parametreler normal değerler arasındadır.
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::748a0c0bd6e2e5ba49354214a999641b&type=result"></script>');
-->
</script>
Green |
citations | 0 | |
popularity | Average | |
influence | Average | |
impulse | Average |
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::748a0c0bd6e2e5ba49354214a999641b&type=result"></script>');
-->
</script>
Pandemi sürecinde sokağa çıkma yasağı, evden çalışma ve yüz yüze sosyalleşme mekanlarının; restoranların, eğlence yerlerinin kapatılması insanların daha fazla evde zaman geçirmelerine neden olmuştur. Bu zorunlu hallerin sonucu ile evde geçirilen sürenin ve mutfakta geçirilen zaman ile aktivitelerin artmasıyla alışkanlıklarda değişim olabilmektedir. Bu çalışma beyaz ve mavi yakalı çalışan kadınların pandemi öncesi ve pandemi sürecinde hane içi mutfak pratiklerinin araştırılması ve keşfedilmesi amacıyla yapılmıştır. Nitel araştırma desenlerinden durum çalışmasına göre tasarlanan bu çalışmada, 10 katılımcı (5 kişi mavi yaka – 5 kişi beyaz yaka) ile 20 Mart-15 Nisan 2021 tarihleri arasında yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak internet üzerinden yapılan görüntülü görüşmeler ile veriler elde edilmiştir. Araştırmada örneklem grubuna sosyo-demografik özellikleri ile ilgili 6 ve pandemi öncesi ve pandemi sürecinde hane içi mutfakta geçirilen vakit ile geçirilen süre esnasında yapılan pratikleri tanımlama ve kendilerini nasıl hissettiklerini anlamaya yönelik 9 soru sorulmuştur. Her bir katılımcı için görüşme süresi ortalama 18 dakika sürmüştür. Toplanan verilerin çözümlenmesinde nitel araştırma tekniklerinden betimsel analiz kullanılmıştır. Yapılan araştırma ve betimsel analiz sonucunda üç ayrı tematik kategori oluşturulmuştur. Bu temalar, “mutfakta geçirilen zaman”, “mutfak pratikleri” ve “mutfak pratiklerinin tutku ve/ya zorunluluk üzerinden nitelikleri” olarak belirlenmiştir. Pandemi sürecinde mutfakta geçirilen sürenin arttığı, mutfak pratiklerinin geliştirilip yeni lezzetler denendiği ve özellikle ekmek ile hamur işi reçetelerine ağırlık verildiği bulgular ışığında tespit edilmiştir. Ayrıca pandemi öncesi ve pandemi sürecinde beyaz ve mavi yakalı kadınların mutfak pratiklerinde zorunluluk üzerinden bir ayrımın da yapılabileceği görülmektedir. Çalışma sonucunda elde edilen bulgular ışığında, pandemi öncesi ve pandemi sürecinde mutfak pratiklerinde farklılıklar ortaya konmuştur. Pandemi sürecinde beyaz ve mavi yakalı kadınların çalışmayan/ev hanımları ile eşit şartlara geldiği görülmüştür. Pandemi süreci ile birlikte mutfakta geçirilen sürenin her iki kesimde de aynı oranda artması kadının hane dışındaki statüsüne bakılmaksızın cinsiyetçi iş rolünün evde devam ettiğini göstermektedir.
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::577f2ce31a4206583ade1804e4a9bf90&type=result"></script>');
-->
</script>
Green |
citations | 0 | |
popularity | Average | |
influence | Average | |
impulse | Average |
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::577f2ce31a4206583ade1804e4a9bf90&type=result"></script>');
-->
</script>
Covid-19 Pandemisi’nin neden olduğu değişimi akademik bir bakış açısıyla anlamak ve pandeminin gelecekteki etkilerine dair bir öngörü geliştirmek amacıyla 31 Mayıs-2 Haziran 2021 tarihleri arasında Kapadokya Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen “Uluslararası Kapadokya Salgın Dönemleri Kongresi”nde, multidisipliner bir katılımcı grubu tarafından sunulan bildiriler yer almıştır. Kongre kapsamındaki bildirilerin özet metinlerinin yer aldığı bu çalışmanın, içinden geçtiğimiz süreci bilimsel bilgi temelinde anlama çabası olan herkese fayda sunması dileğiyle…
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::459a04bd9da5e4036ef0beddcbc64a3c&type=result"></script>');
-->
</script>
Green |
citations | 0 | |
popularity | Average | |
influence | Average | |
impulse | Average |
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::459a04bd9da5e4036ef0beddcbc64a3c&type=result"></script>');
-->
</script>
ÖZET Koronavirüs hastalığı 2019 (COVID-19) hızlı yayılım gösteren bir pandemidir. Hastalığın yayılmasında virüse bağlı etmenlerin (viral yük, ACE bağlama proteini vs.) yanı sıra asemptomatik bireylerin de rolü azımsanmayacak miktardadır. COVID-19 pandemisinde, toplumda virüsün yayılmasına neden olan sessiz bulaştırıcıları saptamak için Kapadokya Üniversitesi sağlık programlarında öğrenim gören 18-40 yaş arasındaki 258 öğrencide SARS-CoV-2 seroprevalansı araştırıldı. Katılımcıların yaş ortalaması 21,5 (min = 18, max= 33) olup %69’u (n=38) kız öğrenciydi. Çalışmada bireylerin seroprevalans taramasında LFIA (Lateral Flow Immuno Assay) yöntemi kullanılarak SARS-COV-2 virüsüne karşı antikor yanıtları tarandı ve hastalık bulguları, PZR (polimeraz zincir reaksiyonu) testi ve şüpheli temas öyküsü yönünden değerlendirildi. Çalışmamızda SARS-CoV-2 seropozitifliği %21 (n=55) olarak saptanmış olup bu bireylerin %25’inin (n=14) son altı ay içinde PZR pozitiflikleri bulunmaktaydı. %56’sının (n=31) semptom göstermediği için test yaptırmadığını fakat SARS-COV-2 antikor pozitifliği saptandı. Bu oranlar, toplumdaki sessiz bulaştırıcıların yaygınlığını ortaya koymuştur. Bu çalışma seroepidemiyolojik veri eldesi açısından değerli olmakla birlikte koruyucu bağışıklık göstergesi olarak kabul edilmemelidir.
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::d12bf87bc438b2dc055b2d0a29e498db&type=result"></script>');
-->
</script>
Green |
citations | 0 | |
popularity | Average | |
influence | Average | |
impulse | Average |
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::d12bf87bc438b2dc055b2d0a29e498db&type=result"></script>');
-->
</script>
YÖK TEZ NO: 10537860 The Covid-19 outbreak has been officially declared a pandemic by the World Health Organization. Due to reasons such as infectious diseases, socio-political changes and wars, politics and the world economy have changed throughout history. The effects of the Covid-19 pandemic, which affected the whole world by causing socioeconomic panic and mass losses in 2019, on the potential public administration were analyzed. There has been a break in this area with the Covid-19 epidemic. Due to the disruptions experienced in the field of legislation, institutional structure, practice and knowledge, the positions of the economic and socio-political organization have started to change rapidly. For this reason, the effects of regional and global epidemics on public administration have begun to be discussed. This research, which aims to examine previously seen epidemics, will be evaluated as a result of examining the scientific literature on the economy, health and socio-political developments of public administration. In addition to the ongoing process in the literature, the effects of Covid-19 on the public and its socio-political reflections on its potential effects will be evaluated.
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::682afbed8d2c9789bc8acae8da8c6a18&type=result"></script>');
-->
</script>
Green |
citations | 0 | |
popularity | Average | |
influence | Average | |
impulse | Average |
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::682afbed8d2c9789bc8acae8da8c6a18&type=result"></script>');
-->
</script>
Amaç: Kaygı, kişinin tehdit edici olarak algıladığı durumlar karşısında olumsuz bir şeyin olmasını beklediği, hoş olmayan bir duygudur. Tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (covid-19) sporcular da dahil her bireyin yaşamında dönemsel olarak az ya da çok kaygıya neden olmuştur. Bu bağlamda yazarlar tarafından temasın artabileceği takım sporcularında ve daha izole alanlarda aktif olan bireysel sporcularda yeni tip koronavirüse yakalanma kaygı düzeyleri arasındaki anlamlı bir farklılık olup olmayacağı merak konusu haline gelmiştir. Bu çalışmanın amacı bireysel ve takım sporcularında covid-19’a yakalanma kaygı düzeyini karşılaştırmaktı. Yöntem: Çalışmaya aktif spor yaşantısına devam eden bireysel (n=126, yaş=21,19±2,70 yıl) ve takım sporcuları (n=154, yaş=20,24±2,84 yıl) dahil edildi. Veri toplama aracı olarak online anket form kullanıldı. Sporcuların demografik ve klinik özellikleri, yürütücüler tarafından önceki literatür çalışmaları incelenerek oluşturulmuş ‘Kişisel Bilgi Formu’ na kaydedildi. Sporcuların yeni tip koronavirüse yakalanma kaygı düzeyini değerlendirmek için ‘Sporcuların Yeni Tip Koronavirüse (Covid-19) Yakalanma Kaygısı Ölçeği’ kullanıldı. Bulgular: Bireysel sporcuların yeni tip koronavirüse yakalanma kaygı düzeyi takım sporcularına göre daha yüksek seviyede bulundu (p=0,005). Sporcuların spor düzeyi, koronavirüs geçmişi, sosyal medyadan koronavirüs haberlerini takip etme durumu, COVID-19’dan maddi etkilenim seviyesi benzerdi (p>0,05). Sonuç: Bireysel sporcuların koronavirüse yakalanma kaygısı takım sporcularına göre daha yüksek seviyedeydi. Kaygı gibi hoş olmayan emosyonel deneyimlerle akran desteğinden yoksun mücadele etmek zorunda kalmaları kaygıya yatkınlığı arttırmış olabilir.
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::b3cb2af10f2702d83784503b8aea1f2a&type=result"></script>');
-->
</script>
Green |
citations | 0 | |
popularity | Average | |
influence | Average | |
impulse | Average |
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::b3cb2af10f2702d83784503b8aea1f2a&type=result"></script>');
-->
</script>
Ulusal Yenidoğan İşitme Tarama Programı kapsamında yapılan taramalarda Sağlık Bakanlığı risk faktörleri yanında COVID-19’u gebelik döneminde geçirip geçirmediği gebelere sorulmuş ve COVID-19’un prenatal, fetal ve postnatal 6 aylık süreç takip edilerek COVİD-19’un yenidoğanlarda işitme duyusuna etkisinin ortaya konulması bu çalışmada amaçlanmıştır. Çalışmaya prenatal dönemde COVID-19 tanısı konulmuş olan ve herhangi bir risk faktörü olmayan 50 gebe ile prenatal dönemde COVID-19 tanısı konulmamış ve herhangi bir risk faktörü olmayan 50 sağlıklı gebe dahil edildi. Prenatal dönemde COVID- 19 tanısı konulmuş olan gebelerden 25’inin (%50) bebeği ilk yapılan T-ABR testini geçememiş iken kontrol grubundakilerin tamamı (%100) geçmiş olup gruplar arasında T-ABR ilk test sonuçları açısından farkın anlamlı düzeyde olduğu saptandı (p<0.001). Prenatal dönemde COVID-19 tanısı almış olan gebelerin bebeklerinin T-ABR ilk test sonuçlarına göre doğum kiloları karşılaştırıldığında ilk testten kalan bebeklerin doğum kilosunun anlamlı şekilde düşük olduğu görüldü. İlk yapılan T-ABR testinden kalan bebeklere yapılan ikinci test sonuçları Tablo 13’te görülmektedir. Buna göre ikinci test sonunda ilk testten kalan 25 bebekten 7’si (%28) ikinci testten de kalmıştır. Prenatal dönemde COVID-19 tanısı almış olan gebelerden dünyaya gelen bebeklerden T-ABR ikinci testinden kalanların doğum kilosunun ikinci testten geçenlere göre anlamlı şekilde düşük olduğu görüldü (p<0.05). Prenatal dönemde COVID-19 tanısı almış olan gebelerden dünyaya gelen ve ikinci T-ABR testinden kalan 7 bebeğe üçüncü kez T-ABR testi uygulanmış olup bu test sonucunda bebeklerden 3’ü (%42.9) kalmıştır. Doğumdan sonraki altıncı ayda yapılan son T-ABR testinden ise tüm bebeklerin geçtiği görüldü. Çalışmadan elde edilen sonuçlar dikkate alındığında annesi prenatal dönemde COVID-19 tanısı almış olan bebeklerde işitsel sistemde bozulma olduğu, ancak bunun zaman içerisinde düzelme kaydettiği, 6 ay sonunda ise COVID-19’un işitsel sistem üzerindeki etkisinin tamamen ortadan kalktığı görüldü.
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::981f21e0d42733428a1e9e535be062a5&type=result"></script>');
-->
</script>
Green |
citations | 0 | |
popularity | Average | |
influence | Average | |
impulse | Average |
<script type="text/javascript">
<!--
document.write('<div id="oa_widget"></div>');
document.write('<script type="text/javascript" src="https://www.openaire.eu/index.php?option=com_openaire&view=widget&format=raw&projectId=od______9646::981f21e0d42733428a1e9e535be062a5&type=result"></script>');
-->
</script>
Bu çalışmada COVID-19’un işitme kayıpları üzerindeki etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmaya 01.06.2021-30.08.2021 tarihleri arasında Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde COVID-19 tanısı almamış olup aşı olan ve olmayan kişiler dahil edildi. Çalışmada deney ve kontrol grubu olmak üzere iki grup oluşturulmuştur. Deney grubunda COVID-19 aşısı olanlar, kontrol grubunda ise COVID-19 aşısı olmayanlar yer almaktadır. Her bir grupta 50’şer kişi yer almaktadır. Çalışma sonucunda neticesinde aşı olmayan kontrol grubundaki bireylerde işitme kaybı şikayeti oranının daha yüksek olduğu ancak gruplar arasındaki farkın anlamlı düzeyde olmadığı görülmüştür. Çalışmamız sonucunda COVID-19 aşısı olmayan kontrol grubundaki bireylerde tinnitus varlığının COVID-19 aşısı olanlara göre anlamlı şekilde yüksek olduğu saptanmıştır. Yapmış olduğumuz çalışma neticesinde aşı olmayanlarda kulakta dolgunluk hissi olanların oranının aşı olanlara göre daha düşük olduğu ancak gruplar arasındaki farkın anlamlı düzeyde olmadığı görüldü. Çalışmamız sonucunda aşı olmayan kontrol grubundakileri %6’sında, deney grubundakilerin ise %12’sinde baş dönmesi şikayeti olduğu, ancak gruplar arasındaki farkın istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde olmadığı görüldü. Çalışmamızda saf ses odyometrisi neticesinde COVID-19 aşısı olmayan kontrol grubundakilerin tamamının normal (%100), buna karşın deney grubundakilerin ise %6’sının sağ ve sol kulağında hafif işitme kaybı olduğu, ancak gruplar arasındaki farkın istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde olmadığı görüldü.