• Closed Access close
• Publications close
• Research software close
• Other research products close
• TR close
• Turkish close
• Iskenderun Technical University Ins... close

Bu çalışmada bileşen yönelimli sistem geliştirme yaklaşımlarında süreç modeli kullanımını desteklemek üzere farklı kabiliyetler gerektiren bileşen yapıları önerilmektedir. Bu yapılar ile merkezi bir süreç denetimi sağlamak için sistemli bir yaklaşım ortaya konacaktır. Servis Odaklı Mimari’yi desteklemek üzere geliştirilen teknikler ve kabiliyetler, merkezi bir süreç modelini çalıştırılabilir bir sistemin ana unsuru olarak kullanmayı uygun hale getirmiştir. Bu mekanizma bileşen merkezli yaklaşımlar için de yararlı olacaktır. Bileşenlerin yayımlanan (published) ve gereken (required) arayüzleri bulunmaktadır ve bu arayüz tanımları ile hangi işlevleri verebileceklerinin yanı sıra hangi işlevlere ihtiyaç duyacakları belirtilebilmektedir. Bu mekanizmalar kullanılarak bileşenler arası işbirliği yapılabilmektedir. Ancak bir uygulama geliştirilirken yapılacak işlerin merkezi bir süreç güdümünde tetiklenmesini hedeflemekteyiz. Tümleştirme çabasını sistematik ve güvenilir bir şekilde yürütmek üzere bu tür bir yapı yararlı olacaktır. Bunun için de bileşenlerin ne zaman bir hizmet isteyecekleri ve bunun sonucunda diğer bir bileşenin ne zaman bir hizmeti vereceğinin merkezi bir süreç tarafından eşgüdüm açısından yönetilmesi gerekecektir. Bu çalışmada önerilen bileşen yapıları ile bileşenlerin gereken arayüzlerindeki işlevler dışarıdan etkinleştirilme kabiliyeti ile donatılmakta ve merkezi bir süreç denetimini destekler hale getirilmektedir. Karmaşık sistemlerin tümleştirme yolu ile çabuk geliştirilmesini hedefleyen yaklaşım, mesaj trafiği gibi verim düşürücü parametrelerin önemli olacağı durumları hedeflememektedir. Çalışma bir örnek üzerinden önerilen mimariyi sunmaktadır. 11th Turkish National Software Engineering Symposium, UYMS 2017 -- 18 October 2017 through 20 October 2017 -- -- 131664 Alanya Municipality;Havelsan;Idea Teknoloji Cozumleri;Turkcell

In this paper, a new test method to determine biaxial flexural tensile strength of cement based materials is proposed. A mortar triangular plate specimen is supported on three small spherical silver balls and loaded externally on a small spherical silver ball from the center of gravity of specimen. Yield line theory (YLT), which is a kinematic method of plastic analysis, is used to drive a simple equation for biaxial flexural tensile strength of cement based materials. In order to verify the derived equation, lots of triangular and prism mortar specimens were produced and tested according to the proposed model and three-point flexural test, respectively. Moreover, finite element analysis is also used to verify the derived equation and the results obtained from the experimental studies. It was concluded that FE analysis and experimental studies verified the proposed method and the derived closed-form equation for biaxial tensile strength of cement based materials. Experimental results also exhibited that biaxial tensile strength measured by proposed method is about 22% lower than that of the flexural strength obtained from three-point flexural test. WOS: 000368517800015

In this study, a new three-dimensional (3D) guidance law based on an the augmented proportional navigation guidance law utilizing a disturbance observer (DOB) technique is proposed considering different target models. The Augmented Propartional Navigation (APN) guidance law is designed by considering the acceleration information of the target. For this purpose, a nonlinear disturbance observer is used to obtain the target acceleration. In numerical simulation studies, the performance of the classical APN guidance law and the new design of the APN guidance law against two different targets with non-maneuvering and maneuvering motion were investigated. Finally, when the design of the APN guidance law, it can be designed without the need for target acceleration information. Moreover, when the results obtained are examined, it can be seen that this newly presented design is more successful than the classical APN guidance law.

Pancreatic cancer is the fourth most common cause of cancer-related deaths across the globe and it is one of the most difficult cancer types to recognize early. Early diagnosis of pancreatic cancer is crucial to increase survival for patients. In this study, it was tried to be estimated that persons were pancreatic cancer or healthy using microarray gene expression profile. In accordance with this purpose, Anova method was used to reduce the size of high-dimensional pancreatic cancer gene expression profile and eliminate redundant features. Reduced-size pancreas cancer gene expression profiles were classified by k-nearest neighbor (k-NN) and artificial neural network (ANN) algorithms. The classification accuracy is %82.7 and 84.6% with k-NN, ANN respectively. The promising results indicate that pancreatic cancer can be diagnosed with high accuracy. © 2017 IEEE. 2017 International Artificial Intelligence and Data Processing Symposium, IDAP 2017 -- 16 September 2017 through 17 September 2017 -- -- 115012

Kablosuz algılayıcı ağlarda (KAA) ağ ömrünün iyileştirilmesi için kümeleme ve yönlendirme algoritmalarının yanısıra performans parametreleri de oldukça önemlidir. Düğüm sayısı, ağ alanı ve düğümlerin kapsama yarıçapı gibi parametreler ağ ömrüne direkt olarak etki etmektedir. Bu çalışmada düğümlerin kaspama yarıçapının ağ ömrüne etkisi farklı düğüm sayılarında incelenmiştir. OMNeT++ simülasyon programı kullanılarak simülasyonu yapılan çalışmada HEED protokolü ve K-means algoritması kullanılmış ve HEED protokolünün parametreleri temel alınmıştır. Elde edilen sonuçlarda, 100 m x 100 m'lik ağ alanında, 50 ve 100 düğüm sayılarında yapılan simülasyonlarda, düğümlerin kapsama yarıçapının 20 m olduğu durum ağ ömrü açısından en iyi sonucu vermiştir. 10 m ve 50 m aralığındaki kapsama yarıçaplarında ağ yaşam süresinde %15'lere varan artış olduğu gözlemlenmiştir. 2017 International Artificial Intelligence and Data Processing Symposium, IDAP 2017 -- 16 September 2017 through 17 September 2017 -- -- 115012

Bu çalışmada görsel verilerin EEG sinyali üzerinde meydana getirdiği p300 bileşeni kullanılarak örüntü tanıma tabanlı beyin bilgisayar ara yüzü geliştirilmiştir. EMOTIV EPOC+ kayıt cihazı ve OPENVIBE yazılımı kullanılarak 19 adet gönüllüden alınan veriler ile yeni bir veri tabanı oluşturulmuştur. Tek katmanlı bir yapay sinir ağı türü olan aşırı öğrenme makinası, çok katmanlı yapay sinir ağı, k-en yakın komşu yöntemi ve bayes ağları tabanlı sınıflandırıcılar başarım ve eğitim süresi yönleri ile kıyaslanmıştır. Sonuç olarak kişi tabanlı yapılan sınıflandırma işlemlerinde aşırı öğrenme makinasının daha etkili ve kullanışlı olduğu gözlemlenmiştir. 25th Signal Processing and Communications Applications Conference, SIU 2017 -- 15 May 2017 through 18 May 2017 -- -- 128703

In this study, the performance evaluation of different optimization methods in calculating the change of camera movement, in other words the camera position and angle, was made on images taken from different views with the same camera. For this purpose, gradient-based and population-based optimization techniques have been investigated by using the differentiable rendering methods that have been proposed in recent years for the 3D point cloud created over depth information. It was found that while gradient-based methods are more successful on close movements, population-based methods were more successful in distant changes.

In this paper, Stochastic Frontier Analysis (SFA) technique is contributed to measure the productive efficiency of a working wind farm. In the current literature SFA, which is one of the commonly used efficiency analysis tool in many different areas, has not been studied previously to measure wind turbine efficiencies. Stochastic nature is the key advantage of SFA, whereby frontier deviations include both external effects that are not within the company's control and technical inefficiency. The proposed approach was used to calculate efficiency of each wind turbines to compare each other and to determine whole wind farm efficiency according to four different cases. These cases were introduced to determine the effects of different input parameters on the efficiency levels. Thereby, the other crucial interest of this study is to answer which factors are effective to measure the efficiency of a wind turbine by implementing four different input oriented cases. Also, these four cases studied under three different time periods; monthly averaged data, twelve monthly averaged data, and twenty four monthly data. Results showed that different input groups gave different efficiency results. Whether the efficiency loses originated from statistical noise or technical inefficiency could be concluded by the advantage of SFA.

In this paper, Stochastic Frontier Analysis (SFA) technique is contributed to measure the productive efficiency of a working wind farm. In the current literature SFA, which is one of the commonly used efficiency analysis tool in many different areas, has not been studied previously to measure wind turbine efficiencies. Stochastic nature is the key advantage of SFA, whereby frontier deviations include both external effects that are not within the company's control and technical inefficiency. The proposed approach was used to calculate efficiency of each wind turbines to compare each other and to determine whole wind farm efficiency according to four different cases. These cases were introduced to determine the effects of different input parameters on the efficiency levels. Thereby, the other crucial interest of this study is to answer which factors are effective to measure the efficiency of a wind turbine by implementing four different input oriented cases. Also, these four cases studied under three different time periods; monthly averaged data, twelve monthly averaged data, and twenty four monthly data. Results showed that different input groups gave different efficiency results. Whether the efficiency loses originated from statistical noise or technical inefficiency could be concluded by the advantage of SFA. WOS: 000417994200025

Günümüzde, manyetik kontrollü şönt reaktörler(MCSR) güç kalitesi problemlerinin çözümünde yaygın olarak kullanılmaktadır. MCSR, sistem reaktif gücünün azaltılması, yüksek süper/özel yüksek voltajlı elektrik şebekesi gerilim kontrolü, güç frekansının bastırılması, aşırı gerilimi düzenleme, jeneratörün uyartımını elimine etme, iletim hattının güç şarjını dinamik olarak kompanze etme, ikinci derece ark akımını bastırma, sistem rezonansını engelleme ve bunlar gibi sistemin güç kalitesi problemlerinin çözümünde kullanılmaktadır. Uludag Univ, Muhendislik Fakultesi, Elektrik Elektronik Muhendisligi Bolumu, Istanbul Teknik Univ, Elektrik Elektronik Fakultesi, TMMOB Elektrik Muhendisleri Odasi Bursa Subesi National Conference on Electrical, Electronics and Biomedical Engineering (ELECO) WOS: 000401519800019